Çocuklarda eğitim bozukluğu ile İlgili Konferans düzenlendi

En çok görülen öğrenim bozukluklarından, “Disleksi” hakkında bir konferans düzenlendi. Uşak İl Milli Eğitim Müdürlüğü Rehberlik Araştırma Merkezi ve Denizli Disleksi Derneği’nin ortaklaşa düzenlediği konferansta, Disleksi`nin tedavi edilebilen ya da düzeltilebilen bir sorun olmadığı ortaya kondu.

Uşak Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen konferansa konuşmacı olarak, Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Figen Şen Kösem, Psikolog Sıdıka Çabuk, Psikolojik Danışman Serpil Bakacak, konuşmacı olarak katıldı. Öğrenciler, veliler ve Uşak Rehberlik Merkezi öğretmenleri de dinleyici olarak salonda yer aldı.

Denizli Disleksi Derneği Başkanı Elmas Berber yaptığı konuşmada, kendiisnin  öğretmen olduğunu belirtti. Berber, “Disleksi ile oğlumun eğitim alırken yaşadığı güçlükleri görünce tanıştım. Daha sonra dernek içeriisnde yer alarak bu kanuda kamuoyunu aydınlatma gerektiğini gördüm ve arakadaşlarımla, toplumu “Disleksi” hakkında bilinçlendirmek için çalışmalara başaldık. Bu amaçla Uşak’a geldik” dedi.

Konuşmacılardan Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Figen Şen Kösem,  Disleksi`nin kişinin zeka düzeyiyle ilgili bir sorun olmadığını, yalnız okuma-yazma becerilerinin kazandırılmasında engel oluşturan, temelde nörolojik bir problem olduğunu ortaya koydu. Üstün zekalılarda da bu sorunun yaşandığını belirten yetkililer, toplumun yaklaşık yüzde 10`unun bu problemi yaşadığını belirtti.  Konferansta, Disleksi`nin tedavi edilebilen ya da düzeltilebilen bir sorun olmadığı, ancak uygun destek ve müdahaleyle öğrencilerin okulda başarılı olabilecekleri de vurgulandı.

Disleksi Nedir?

Uşak'taki 7 okulun öğrencileri, büyük savaşlar için buluşacak! Uşak'taki 7 okulun öğrencileri, büyük savaşlar için buluşacak!

Disleksi, en sık rastlanan öğrenme bozukluklarından biridir. Asıl sorunları hafıza ve dil ile ilgilidir. Disleksi olan kişiler her şeyi unutur ve dil ile ilgili derslerde sıkıntı çektikleri bilinmektedir. Bazıları okul zamanında hızlı konuşabilir. İnsanlarda onları pek takmazlar. Normal bir insan okuma, yazma ve anlama gibi şeyleri beyninin sol ön lobunu kullanır. Disleksi olan kişiler sol ön lobu kullanmakta zorluk yaşarlar. Günümüzde ise disleksi olan kişilere sayısal zekası çok yüksektir. Okul zamanlarında ise matematik ve fizik derslerini çok severler. Fakat sözel konuları beceremeyebilirler. Disleksi olan kişilerin sözel zekaları düşük veya geri değildir. Aksine çok güçlü sözel zekaları vardır. Sözel zekalarını kullanabilselerdi ezberlemek onlara çocuk oyuncağı gibi kalırdı. Normal bir insanın hayal gücünün en az 2 katına sahiplerdir. Disleksi olan çoğu kişinin en büyük düşmanı kitaptır. Bazıları bir kitabı anlamak için aynı kitabı 5-6 kere okurlar. Disleksi olan insanlar üstün zekalı insanlardır ve bir kısmı ise dahidir. Ünlü olanlarda vardır; Albert Einstein, Walt Disney, Leonardo Da Vinci, Bill Gates bunlardan bazılarıdır. Disleksi ile ilgili ilk bulgular, 1896 yılında bir İngiliz doktor olan W. Pringle Morgan tarafından elde edildi ve British Medical Journal'da yayımlandı. Morgan makalesinde 14 yaşında olan Percy adındaki erkek çocuğunun her zaman akıllı ve zeki bir tutum içinde olduğunu, yaşıtlarıyla kıyaslandığında oyunlarda hızlı olduğunu ve arkadaşlarından geride kalan hiçbir yönü olmadığını, ancak okuyamadığını belirtiyordu. Bu dönemlerde disleksinin görme sistemiyle ilgili olduğu düşünülüyordu. Çünkü disleksinin en belirgin özelliklerinden biri harflerin ve kelimelerin karıştırılması ve tersten algılanmasıydı. Bu bakış açısından yola çıkan bir düşünceyle disleksiyle baş etmek için göz eğitimleri yaptırılıyordu. Daha sonra yapılan çalışmalar ise disleksinin görmeyle ilgili bir bozukluk olmayıp dil sistemiyle ilgili bir bozukluk olduğunu ortaya koydu. Bugün göz eğitiminin disleksiyle yaşamayı kolaylaştırmadığı da artık kesinlikle kabul gören bir gerçek. Bugünkü bilgilerin ışığında, disleksi, fonem adı verilen dil birimlerinin birbirinden farklılıklarının ayırt edilmesi sırasında ortaya konmasıdır. 

Editör: TE Bilişim