SÜLEYMAN DİLSİZ/// 

Klasik kalkınma anlayışı, gelişmişliğin en önemli göstergesi olarak kişi başına düşen milli geliri dikkate alır. Tüketimden kaynaklanan milli gelir artışıyla büyüme, toplum refahını artıramıyor. Üretimi artırmaya yönelik bölgesel teşviklerle kalkınma politikaları da, iller arasındaki gelir eşitsizliğine çare değil! Cumhuriyet kurulduğundan bugüne kadar uygulanan kalkınma politikaları da; bölgelerarası gelişmişlik farklarını azaltmayı hedeflemiş. Ancak bu sistem, teşvik edilen bölgelerdeki illerin ilçeleri içinde bile gelir eşitsizliğini düzeltmede gerek siyasi sorunlar, gerekse yanlış uygulamalar nedeniyle başarılı olamadı.[1]

Örneğin; Diyarbakır’ın Ergani-Hani, Kars’ın Sarıkamış-Digor, Rize’nin Ardeşen-İyidere, Konya’nın Seydişehir-Kadınhanı, Sivas’ın Zara-Yıldızeli, Trabzon’un Akçaabat-Tonya’sı, Balıkesir’in Bandırma-Balya’sı, Kütahya’nın Tavşanlı-Altıntaş ilçelerinin gelirleri arasındaki fark neredeyse iki kata yakın! Tüm illerde buna benzer gelir eşitsizliği tabloları ortaya çıkıyor. Öyle ki teşvik bölgesindeki illerin ilçeleri içinde bile gelir eşitsizliği dikkat çekici! Bu somut örneği, 2003 yılında uygulanan 5084 sayılı Teşvikte kalkınmada öncelikli illerden olan 5 ilçeli Uşak’ın önce genel ekonomik yapısını inceleyelim.

Uşak’ın ana gelirini, daha çok sanayi, tarım-hayvancılık, ticaret, ‘60’lı yıllarda yurtdışına yoğun işçi göçü verdiği için döviz mevduat faiz geliri, madencilik vb. oluşturuyor. Şehirde üç OSB ile üretim yapıyor. İl merkezine komşu illerde 60 km uzaklıkla 5 OSB’de doluluk oranı yarıdayken, Karahallı’da birinin yapımı, Banaz’da OSB kurma çalışmaları devam ediyor. İlde tarım ve hayvancılık yoğun olmasına rağmen bu alanda da üretici birlikleri geliştirilememiş. Zaten çok küçük ölçeklerden oluşan birbirinin aynısı imalat sanayinin benzer yapısı[2] (benim olsun küçük olsun!) rekabetçi olmadığı için vergi ve SGK prim ödeme performansları da düşük seyrediyor.[3]

Örneğin yukarıda belirttiğim teşvik yasasıyla gelen yatırımları incelediğimde yatırımlar daha çok merkez ilçede toplanmış. Sonrasında Banaz, Eşme ilçeleri teşvikten kısıtlı pay alırken, Sivaslı, Karahallı ve Ulubey ilçeleri neredeyse hiç almamış. Zaten yatırımcıların tercihini öncelikli olarak ulaşım ve işgücü kolaylığı, teşvik avantajı, hammadde ve pazara yakınlık ile fiziksel altyapı belirler. Yatırımcıya dezavantajlı yere yatırım yapması için ekstra teşvik edilmediği sürece yatırımcının fiziksel altyapısı en cazip yeri tercih etmesi de olağandır. Böylece ilçeler arası gelir eşitsizliği ve göç düşük gelirli iller için kader olacaktır.

Uşak’ın en büyük ilçesi olan Banaz, kadın nüfusunun en çok, tarım ve hayvancılık faaliyetleri yoğun olan “Banaz ovası” verimiyle bilinir. Bugün tarım nüfusu yaş ortalamasının 59 olduğu, hızlı bir şekilde kırsaldan ilçe merkezine göç veren köyler verimli Banaz ovası tarım ve hayvancılık geleceği için alarm veriyor.

Banaz’da yüksek debi ve sıcaklığa sahip Gediz Nehri’ne kadar ulaşan Hamamboğazı jeotermal potansiyeli organize organik jeotermal seracılık altyapısı yıllarca ihmal edilmiş.[4] Hatta bugün bile! Diğer köyleri içine alan hayvancılık organize hayvancılık ve NİŞ ürün odaklı tarım bölgelerinin kurulması da elzemdir. Yani Banaz’da tarım hayvancılık ve orman sanayi, kadın nüfusu itibariyle ev ve atölye tipi üretim yatırımları teşvik etmesi gerekiyor. Yeni OSB yatırımı Banaz’ın acil ihtiyacı değil. Yaklaşık 6 yıl sonra tarımsal üretim için köylerde kimsenin kalmayacağı gerçeğiyle tarımının sürdürülebilmesi için ilçenin gerçeklerine göre rekabetçi cazibesinin jeotermal OSB ve hayvancılık altyapısının teşviki önemli. İlçede onlarca yıldır tarımı yapılan, gelenekselleşen pancar, kotaya takıldığı için çok kısıtlı üretimi yapılıyor. Onun yerine niş ürün olan yer elması tarımıyla yıllardır ilçede atıl duran ülkemizin ilk nişasta fabrikalarından birisi için ciddi fırsat bulunuyor. Gıda sanayinde çok talep gören kompleks karbonhidrat kaynağı yer elmasından nişasta üretimi için kırsalda yer elmasının tarımının teşvik edilerek, atıl potansiyeli değerlendirmek mümkün. Bunun yanında Sivaslı tarım ve hayvancılık, Karahallı OSB yatırımı, kamp ve din turizmi için uygun altyapı sunarken, Ulubey gastronomi, trekking turizmi, hayvancılık, Eşme madencilik ve hayvancılık vb. yatırımları teşvik edilmelidir.

Her bir ilçenin “ekonomik, coğrafi, sosyal( nüfus dinamikleri ve kültür)” gerçeğini bilerek ilçelerin rekabetçi cazibelerini, genetiğine uygun yatırım alanlarını ve atıl potansiyelin ortaya çıkarılması elzemdir. Çünkü her bir ilçenin gerçeği diğerinden farklıdır. Mevcut “büyüme’’ modelli gelişmenin yerine, geniş çaplı ilçelerin gerçeklerine göre bir teşvikle “kalkınma” modelinin inşası ilçeler arası gelir eşitsizliğini ve göçü azaltacaktır. Bu sistemi uygulanmasında kalkınma ajanslarını ve ilin ticaret ve sanayisine yön veren odaları içine alan mutlak katılımcı olması gereklidir.

Uşak'taki dev tekstil firmasının borçları için mahkeme kararı verildi Uşak'taki dev tekstil firmasının borçları için mahkeme kararı verildi

Hücrelerin sağlam olması vücudu nasıl güçlü kılıyorsa, ilçelere teşvik uygulaması da ülkemiz sağlıklı geleceğinin inşası demektir. Yaşam kalitemizi iyileştiren, insani gelişmeyi esas alan, YERELİ kalkındırmak için gelir eşitsizliği düzeltilmiş 852 ilçesiyle 81 il, tek Türkiye düşüyle!...

Dipnot:

[1] Yeni Teşvik Yasasının Revizyonu Şart!, S.Dilsiz, Dünya Gazetesi, ’12

[2] Esnaf Enflasyonu ve İnovasyon, S.Dilsiz, Dünya Gazetesi, ‘08

[3] Ulusal Kalkınma için Yerel Sorgulama ve “Uşak-Banaz” örneği, S.Dilsiz Dünya Gazetesi ‘05

[4] Yeşil Külçe “Banaz”, S.Dilsiz, Say Yayınları, ’05

BU YAZI AYNI ZAMANDA DÜNYA GAZETESİ'NDE DE YAYINLANMIŞTIR

Editör: TE Bilişim