ZÜLFÜ YARA DOKUNDUM – 2 / SALİH KILINÇ

Uşak’ı yönetenlerden Belediye Başkanı Nurullah Cahan’a da şöyle bir göz atalım istedik. Cahan, bugünlerde koltukta tam 100 gününü doldurdu.

12 Eylül 1980 darbesi öncesi, dönemin politikacıları arasında, “Bana yüz gün verin ya da 500 gün verin. Bu ülkeyi nasıl düze çıkardığıma şahit olun” gibi atışmalar meşhurdu. Dönemin Başbakanlarından ve Adalet Partisi Genel Başkanı Süleyman Demirel bu lafı çok derdi. Birinde Başbakan seçilmiş, “Bana 500 gün verin ülkeyi nasıl düze çıkarıyorum. Bu dediklerimin altını çizin” diye beyanatlar vermişti.

Tabi sayılı gün tez zamanda geçmiş, 500 gün dolmuş, ülkede terörden her gün onlarca insan ölmüş, yağ, şeker, benzin karaborsaya düşmüş, ülke yangın yerine dönmüş 500 günde daha beter hale gelmişti.

Bir gazeteci Demirel’e, “Efendim, başbakan seçildiğinizde ‘ülkeyi 500 günde düzelteceğim. Bu dediğimin altını çizin’ demiştiniz. Şimdi ne oldu?” diye sorunca, Demirel, “Şimdi de o söylediklerimin üzerini çizin” diyerek işin içinden sıyrılmıştı.

Uşak'ta 850 dükkanın yer aldığı yeni site inşa ediliyor Uşak'ta 850 dükkanın yer aldığı yeni site inşa ediliyor

ALTINI MI ÇİZELİM ÜZERİNİ Mİ?

Genç başkan’ın yüz günde söylediklerinin altını mı çizeceğiz? Üstünü mü? Bir bakalım:

Nurullah Cahan, AK Parti’nin Uşak’ta kurucu gençlik kolları başkanlığı ile siyasete başlamış, çeşitli kademelerde görev yaptıktan sonra, 2004-2009 yerel seçimlerinde iki dönem belediye meclis üyesi seçilmiş ve AK Parti Grup Başkan Vekilliği yapmıştı. Kendi tabiri ile belediyecilikte 10 yıllık tecrübeye sahipti. Cahan, 30 Mart yerel seçimlerinde de 10 yıllık tecrübesini ve gönüller yapmak için aday olduğunu sürekli vurgulamıştı.

Bu arada, Ergün Kırdinli, Hakan Uludağ ve Erol Korkmaz gibi bir akademisyeni kendisine yardımcı atayarak başarılı işler yapacakları yönünde benim umudumu artırmıştı. Ancak, belediyenin diğer birimlerine yaptığı atamalar bende hayal kırıklığı yarattı.

Neden derseniz: Pek çok birimde 4 yıllık fakülte mezunları başarıyla görev yaparken, başlarına lise ya da iki yıllık yüksek okul mezunları birim müdür yapıldı. Bu atamaların siyasi olduğunu düşünüyorum. Örneğin belediyede kadrolu benim bildiğim iki veteriner varken, veteriner olmayan bir arkadaş iki veterinerin başına müdür olarak atanmış. Yarında hukuk biriminin başına emekli mübaşir atanırsa hiç şaşırmam valla.

Cahan, AK Partide yapılan bir toplantıda; “Bugün benim koltukta 40. Günüm 40’ı çıkardım. Bu 40 günde birçok projenin alt yapısını bakanlık düzeyinde oluşturarak çok iş başardım” şeklinde sevinerek müjdeler vermişti.

Sayın Cahan’ın 100 günde başardığı işleri ya kendi açıklamalarından ya da belediyenin ne dediğini anlayabilmem için tercüman tuttuğum basın bültenlerinden takip edebiliyorum. Lafı dolandırmadan ne anladığımı hemen söyleyeyim.

“CAK, CEK” Benim anladığım bu. Cak cekin açılımı da şöyle:

“Kent park için Orman ve Su işler Bakanı söz verdi. Yardımcı olaCAK. Kentpark alanındaki okulların yerine Milli Eğitim Bakanı Desan Sitesinin orada okul yapaCAK. Kentsel Dönüşüm işini Çevre ve Şehircilik Bakanı halledeCEK.

İyi,güzel bütün bakanlarımızdan Allah razı olsun da bizim Belediye Başkanımız ne yapaCAK?

Elbette bu projeler çok güzel, mutlaka yapılması gereken projeler. Hepsine Eyvallah. Beni üzen ve çok kızdıran olay ise, burada yazmaya veya yapılmasını birisinin söylemesine gerek bile olmayan rutin işlere 100 gündür el atılmamış olmasıdır. Kaldı ki bunların söylendiği halde yapılmamış olması, kamu menfaatinin hiçe sayılması sinir katsayımı daha da yukarılara zıplatmaktadır.

Başkan Cahan’ın yine garip bültenlerinden birinde, “vatandaş sorununu ilettikten sonra 24 saat içinde çözüyoruz” demiş. Sayın Başkan’a İsmetpaşa caddesinde insanların can güvenliği olmadığını, yaklaşık bir ay önce polis evinde basına verdiği kahvaltıda bizzat ben iletmiştim. Bir önceki başkana yine ilettim. Gazetelerde sosyal medyada defalarca dile getirdim. İkisi de tınlamadı. Ya ben vatandaş değilim ya da İsmetpaşa Caddesi esnafı Allah’ın çok sevgili kulları. Sonuçta ne oldu? Bisiklet, elektrikli bisiklet, taksiler, kamyonetler ve insanlar, halk oyunları ekibi gibi hepsi bir arada dolaşmaya başladı. Üzücü kazalara yaşanmaya başladı.

Kentin çöplerin toplanması, inşaatların perdelerle çevrelenip görüntü kirliliğinin önlenmesi, altından geçen insanların güvenliğini sağlanması, Atapark’ta  ailelerin güvenli bir şekilde dolaşmalarının ve çocukların bir taraflarını kırmadan oynamalarının sağlanması,  yazılacak çizilecek şeyler midir Allah aşkına?

Cahan ve ekibi Uşak için mega projeler peşinde koşarken, geçen 100 günde çok basit dokunuşlarla hallolacak işleri es geçmişler, bu konular Uşaklının canını yakar hale gelmiştir. Tamam 100 günde mucize yaratmalarını beklemiyorum. Ellerinde sihirli değnek olmadığını da biliyorum. Ama Ziya Paşa’nın meşhur bir beyiti vardır.

“Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz, kişinin görünür rütbe-i aklı eserinde.”

Ben, Nurullah Cahan yönetiminde geçen 100 günde Uşak Belediyesi’ni vasat olarak değerlendiriyorum. Geleceğe dönük kentpark, kentsel dönüşüm gibi projeler için sadece gayretlerini görüyorum. Ama kimse sizin denizde karşılaştığınız fırtınalarla ilgilenmez. Gemiyi limana sağ salim getirdiğinize bakar.

Yukarıda belirttiğim gibi Uşaklıyı ilgilendiren çok basit ve hayati olaylara müdahale edemedikleri için de eleştiriyorum. (Aylar önce Cahan’a iletildiği halde) Nurullah Cahan’ın 100 günü geçtiyse de başkanlık yapacağı bin 725 günü daha var. Hizmet yapabilmek için yeterli bir süre. Gerçekten vatandaşların sorunlarına çözüm odaklı yanaşıp 24 saat içerisinde çözüm buluyorsa, bana da kulak versin. Çünkü ben de Uşak Belediyesi hudutları içerisinde yaşayan bir vatandaşım. İsmetpaşa Caddesi yine bildiğiniz gibi. Göstermelik kontrollerle hiçbir sorun çözülmüyor.

Editör: TE Bilişim