2004 ve 2009 dönemi için AK Parti’nin adayı olarak Uşak Belediye Başkanı seçilen ve görev yapan Mesut Apaydın, daha önceki dönemlerde görev yapan vali ve bürokratların halka daha yakın olduğunu ifade etti. Apaydın, “Bir tarafta asgari ücretli vatandaşlar var, bir tarafta lüks saltanat içinde yaşayan devletin bürokratları, arabalar ve korumalar var. Ben 2 valimizin de önden ve arkadan giden koruma arabalarını görmezdim. Sadece makam arabasının önünde 1 koruması olurdu. Bunlar şimdi yok ve bana çok garip geliyor” dedi.

Uşak Belediyesi’nin 2004 ve 2009 döneminde Başkanlığını yapan Mesut Apaydın, İbrahim Ethem Karahan’ın hazırlayıp sunduğu “Şehir Konuşmaları” programına konuk oldu. Burada kendi dönemindeki çalışmalarla ilgili değerlendirmeler yapan ve günümüz hakkında da görüşlerini belirten Mesut Apaydın, bürokratların halkla arasına duvar örmemesi gerektiğini söyledi.

Uşak Güney Çevre yolu üzerinde meydana gelen kazada 2 otomobilin çarptığı yaya hayatını kaybetti Uşak Güney Çevre yolu üzerinde meydana gelen kazada 2 otomobilin çarptığı yaya hayatını kaybetti

Apaydın, “Ben şu anda aktif siyasette değilim. Ancak kendi dönemimizle ilgili bir şeyler söyledikten sonra günün özü değerlendirilebilir. Ben Ali Fuat Güven valimizle çalıştım ve O’ndan disiplini öğrendim. Devletin en az paraya, en kaliteli hizmet üreteceğini öğrendim. 35 yaşında belediye başkanı oldum ve devletle hiç işim gücüm olmazdı. Yani bürokrasiyle pek içli dışlı değildim. Devletle iş yapmak, Almanya’ya giden Türk vatandaşı gibi gelmişti. Devletle özel sektör birbirinden ayrı ve uzak. Bir tarafta asgari ücretli vatandaşlar var, bir tarafta lüks saltanat içinde yaşayan devletin bürokratları, arabalar ve korumalar var. Bunlar geçti artık, Anadolu Selçuklu zamanı gibi uygulamalara gerek yok. Ben Belediye Başkanıyken Almanya’dan belediye başkanı gelmişti ve adamlar çok şaşırdı. Ben gittim ve onların makam şoförü ve çaycısı yok.  Ali Fuat Valimiz, dozere biner dozer kullanırdı. Yola yapılan malzemeyi bilirdi. Dozeri alacağım diyenlere ne yapacaksın diye sorardı. Konulara çok vakıftı ve kazan dairesindeki fueloili bile ölçer ve sürekli tasarruf yapardı. İsraf yoktu ve devletin imkanları tamamen bana emanet mantığı güdülüyordu. Ben 2 valimizin de önden ve arkadan giden koruma arabalarını görmezdim. Sadece makam arabasının önünde 1 koruması olurdu. Bunlar şimdi yok ve bana çok garip geliyor.  Biz AK Parti olarak daha yerelleşecektik ve israfı ortadan kaldıracaktık. Valisi, milletvekili ve belideye başkanıyla. Şimdi daha çok duvarlar örüldü gibi. Siyasette değil ama diğer tarafta (bürokraside) bu var gibi” dedi.

Apaydın, şöyle devam etti: “Ben sayın Kayhan Kavas valimizle de çalıştım. Yüzü sevecendi ve fıkracıydı. O’nunla da çok güzel hizmetler yaptık. Uşak’a müzenin kazandırılmasının sebebi Kayhan valimizdir. Biz hep beraber geziyorduk ve Ankara’dan bir şey istemeye birlikte giderdik.  Hatta Kütür Sitesi için dönemin Kültür Bakanına gittik ve bizden önce Kars Belediye Başkanı vardı ve bakan bizim istediğimizi yaptı. Çünkü bizim birlikteliğimizi ve kararlığımızı görmüştü” dedi.

Editör: TE Bilişim