“OĞLUM HURŞİT SEN SÖYLE SEN İŞİT”

Uşak Üniversitesi kendisi için nazar mı döktürür? Kurban mı kestirir? Bir hocaya okutup üfletir mi bilemiyorum. Ama başlarında dönen bu uğursuzluğu def etmek için bir şeyler yapmalı diye düşünüyorum.

Önce hizmet binası olarak yapılan inşaatta çökme meydana geldi.

Sonra Uşak Üniversitesi’nde öğrenim gören üç Azeri gencimiz trafik kazasında yaşamlarını yitirdi. Allah rahmet eylesin.

Bu gençlerimizin acısı geçmeden, daha önce çöken inşaat bir kez daha çöktü. Bu kez 2 işçimiz yaralandı. Allah’a şükür, ayakta tedavi edilip taburcu olmuşlar. Büyük geçmiş olsun.

Hatırlarsınız, 17 Eylül 2014 tarihinde Uşak Port İnternet sitesinde ve Uşak Ufuk gazetelerinde “Ölüm başımızın üzerinde” diyerek Uşak’ta özellikle inşaat çalışanlarının can güvenliği olmadığını haberleştirmiş ve en kısa zamanda iş ve işçi güvenliği ile ilgili tedbirler alınması gerektiğini belirtmiştim. (Gerçi o haberden sonra sağ olsun İş-Kur Müdürlüğümüz İş ve işçi güvenliği konusunda bir eğitim çalışması düzenlemiş. Ona da şükür diyeyim)

Sloganı, “Aklın ve Bilimin Işığında” olan Uşak Üniversitesi’nde bu iş kazası yaşanmamalıydı. Yakın bir zamanda çöken inşaat, ikinci defa çökmüş, iki işçi burada ölümün kıyısından dönmüşse, demek ki yaşanan olaylardan bir ders alınmamış demektir. Uşak Üniversitesi rektörü olarak atandığı 2011 yılından bu yana Uşak Üniversitesi için çok güzel çalışmalar yapan değerli Hocamız Prof. Dr. Sait Çelik, umarım bundan sonra, iş ve işçi güvenliği konusunu da bizzat takip ederek bundan sonra üniversite kampusu içerisinde böyle üzücü kazaların yaşanmasına engel olacaktır. Bu yaşanan olumsuzluklar, “Aklın ve Bilimin Işığında” hareket eden bir üniversiteye hiç mi hiç yakışmıyor.

ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ SAĞMAL İNEK Mİ?

Bu arada Uşak Üniversitesi, Uşak’ın dışarıya açılan penceresidir. Başka illerden gelen çocuklarımız, Uşak’ı üniversite sayesinde tanıma fırsatı bulmaktalar. Ancak, öğrenci yurtları yetersiz olduğu için birçok çocuk, barınacak yer bulamayınca, ya okulu bırakmak zorunda kalıyor ya da kayıt dondurup, bir yıl daha beklemek zorunda kalıyormuş. Kredi ve Yurtlar Kurumunun Uşak’taki yatak sayısı yeterli olmadığı için sığınak olarak kullanılması gereken bodrum katlara atılan yataklarda öğrencilerin sıhhi olmayan koşullarda kaldığı yönünde bilgiler de tarafımıza geliyor.

Peki, Uşaklı ne yapıyor bu Tanrı misafirlerine? Hiiiç…Ne yapacak? Etinden sütünden derisinden yararlanacağı sağmal inek olarak görüyor gariban üniversite öğrencilerini. Adım yudum başı apart dikiyorlar. Nasılsa kontenjan arttı ya. Yurtlar da yetersiz. Gurbete gelmiş üniversite öğrencisi kalacak yer bulamayınca 800- 900 TL gibi fahiş fiyatlarla bu apartlar da seve seve kalacaklar.

İnanın İzmir gibi Türkiye’nin 3. Büyük metropolünde ev kiraları, yurt ücretleri ve toplu ulaşım çok daha ucuz. Uşak’ın ağa babaları zengin olacak, servetlerine servet katacak. Haa… Bu arada cafelerde bile bir çay 2-3 TL’den satılmaya başlamış. Ağalar para kazanacak, servetine servet katacak. Öbür dünyaya da o paralarla giderler artık. Uşak’a gelen gariban çocuğu ister okusun, ister okumasın kimin umurunda?

BUNLAR ENGEREKLER BUNLAR ÇİYANLARDIR

Uşak Belediyesi, para yok diye ağlar, kiraladığı otoparklardan cafelerden aylığını alamaz. Öte yandan bir bardak çay iki liradan kakalanır. Birileri şirket kurar, devlete SGK primini KDV’sini ödemez. Borcu olan güya devlet ihalesine giremez. Ne gam? Borçlu şirket kalır bir köşede. Eşle dost üzerinden yeni bir şirket kurulur. Kayırmacılık, siyaset ve entrikalarla devletin ihalelerini yine devlete borç takan şirket başka bir isimle alır. Nasılsa, bu ülkede bir buçuk yılda bir seçim yapılmakta, her seçim önü devlete olan borçların faizi silinir, anaparası da çerezciden alınan fındık fıstık parası gibi taksit taksit ödenir.  O parada inşaata enkaz altında kalan işçinin alın teri, çocuğunu namusu ile okutmak için Uşak Üniversitesi’ne gönderen emekçi babanın, üç çocuğu ile yaşam mücadelesi veren dul Hanife Kadının, merası elinden alındığı için feryat eden Hallaçlar köylüsünün hakkı olduğunu hiç düşünmezler.

Sonra da Allah, kitap, namaz, oruç, hak hukuk derler. "Göklerin ve yerin mülkünün Allah'a ait olduğunu bilmiyor musun? O, kimi dilerse azaplandırır, kimi dilerse bağışlar. Allah, her şeye güç yetirendir.(Maide Suresi, 40)”

Dünya hırsı o kadar gözlerini bürümüştür ki, Kur’an da tüm mülkün Allah’ın olduğunu yazdığını bile unutmuşlardır. Hak’tan korkmayan hiç halktan korkar mı? Bilmezler ki, bu dünyada insanın emeğinden başka hiçbir mülkü yoktur?

Uşak’ı tanıtalım deyip duruyoruz ya. Bunlar Uşak’ı bizden daha çok tanıtıyor. Ama iyi mi tanıtıyor? Kötü mü tanıtıyor? Orasını bilmem gali.

Bunlar,

Engerekler ve çıyanlardır,

Yalım'ın meclis üyesi adayı Kudret Yörük: Şovu bırakın, emekliye 1000 lira sözünüzü tutun Yalım'ın meclis üyesi adayı Kudret Yörük: Şovu bırakın, emekliye 1000 lira sözünüzü tutun

Bunlar,

Aşımıza, ekmeğimize

Göz koyanlardır,

Tanı bunları,

Tanı da büyü...

                      (Diyarbekir Kalesinden Notlar Adiloş Bebe Ahmet Arif)

Editör: TE Bilişim