YEŞİL BANAZ’IN KURU DERESİ TARİHİ MEKÂNLARA EV SAHİPLİĞİ YAPIYORMUŞ

Uşak Tanıtım ve Kültür Gönüllüleri Derneği’nin haftalık rutin inceleme gezileri münasebetiyle 21.02.2016 Pazar günü Banaz ilçesi Kaylı Köyü’ndeydik. Bu haftaki gezimize dernek başkanımız Doç. Dr. Murat Öntuğ önderliğinde her zamanki ekibimiz arasında yer alan Banaz temsilcilerimiz Ramazan Taylan ve Hasan Reşit Şafak ile Uşak grubumuzdan Ceyhan Bitik, Ömer Kahya, H. Hüseyin Çakın, Ömer Aşçı ve bu satırların yazarı gezi kolu başkanı ben Mehmet Keyvanoğlu katıldı. Kaylı Köyü, Banaz ilçesinin güneyinde Hocalar ilçesi yolu üzerinde 12 km. uzaklıktadır. 104 haneli köyde ancak 65-70 hanede 320 kişi oturmaktadır. Köyün içinden geçen İmrez Çayı köye hayat vermektedir. Suyu bol küçük şirin köyün geçimi tarım ve hayvancılıktır. Özellikle kışlık sebzeler bol üretilir. Köyün ilk yerleşiminde Bursa bölgesinden gelen Kayı boyuna mensup Yörüklerin gelip yerleşmesiyle “Kaylı” ismi aldığı rivayet edilir. Köyün ilk kurulduğu yerin, kuzeyinde 1 km. kadar uzaklıktaki tepe üzerinde olduğu söylenir. Susuzluk baş gösterince köyün şimdiki yerine göçülmüş olduğu ifade edilmektedir. Gezimiz boyunca bize rehberlik eden, bilgi veren eski muhtarlardan 1945 doğumlu Habip Sarıkaya’ ya ve şimdiki muhtarımız Mustafa Işık’a çok teşekkür ediyoruz.

Uşak Belediye Başkan yardımcılarına görevleri verildi! Şanlı, zabıta ve mezarlıklara da bakacak! Uşak Belediye Başkan yardımcılarına görevleri verildi! Şanlı, zabıta ve mezarlıklara da bakacak!

SARAY İZİ KAYALIKLARI-HÖYÜK TEPESİ

Kaylık Köyü’nün kuzey doğusunda, İmrez çayının hemen kenarında eski zamanlara ait Kayaların oyulması ile muhtelif büyükte ve derinlikte kaya oyuntuları yapılmıştır. Fiziki şartlar el vermediği için üst kısımlarda kalan mağaralara girmek mümkün olmamıştır. Bu yükseklikteki mağaraların girişleri zor ve arazi çetindir. Bu mağaraların içini gören köylülerin anlattıklarına göre içeride kayadan yontulmuş masa ve oturma yerlerinin olduğu ifade edilmektedir. Ancak derinlikleri hakkında çeşitli söylentiler vardır. Sonunun olmadığı, ilerledikçe çatallaştığı da ayrıca söylenmektedir. Geniş ve bol sulu bir vadiye hâkim olan kayalar harika bir görsel şölen sunmaktadır. Arazi çay kenarında olmasından dolayı yoğun kavak ağaçları ve ceviz ağaçları ile kaplıdır.
Zorlu arazi şartlarında su bentlerinin kenarlarından uzun ve meşakkatli bir yürüyüşün ardından yakın zamanda sit alanı ilan edilen “Höyük Tepesi” olarak adlandırılan tepeye ulaştık. Tepenin yamaçlarında ilerledikçe eski dönemlere ait kadim bir yerleşim alanı olduğu anlaşılan Nekropol alanı olduğunu değerlendirdiğimiz “Karakaş” mevkiine geldik. Her ne kadar bu gezdiğimiz yerler SİT alanı ilan edilmişse de mezar talancılarının kaçak kazıları Karakaş mevkiindeki araziyi hafriyat alanına çevirmiştir. Yüzyıllarca atalarımızın el sürmediği bu bakir topraklar maalesef tarih şuurundan yoksun bilinçsiz kişiler tarafından tahrip edilmekte mezarlar hoyratça kazılıp parçalanmakta ve insan kemikleri etrafa saçılmaktadır. Bu utanç verici durum karşısında hüzünlü ve kızgın şekilde adımlarımızı biraz daha hızlandırarak yürüyüşümüze devam ettik. Bu esnada toprak üzerinde bolca istiridye kabuğu ile keramik parçalarına rastladık…Grubumuzun önünde köy muhtarıyla birlikte yürüyen iki üç arkadaşımızın  koşun bulduk sesleri üzerine heyecanla sesin geldiği yöne hızlıca hareket ettik. Gördüğümüz manzara karşısında hepimiz çok heyecanlandık. Karşımızda Karahallı ilçemizde yer alan Cilandıras Su Kemeri’nin bir prototipi duruyordu. Kuru bir dere yatağının üzerinde yer alan ve bizim tarafımızdan birinci Su Kemeri diye adlandırdığımız bu kemerin yüzyıllar içerisinde gerek doğa şartları gerekse hazine avcıları tarafından tahribata uğradığını tespit ettik. Bu ilk su kemerinin hemen her cepheden fotoğraflarını çektik. Muhtarımızın mihmandarlığında yaklaşık 100 metre daha ileride büyük ikinci Su Kemeri’ne ulaştık. Bu Su Kemeri de kuru bir derenin üzerinde bulunması ve ciddi tahribata uğraması hasebiyle ilkiyle büyük benzerlikler göstermektedir. Bu su kemerinin de fotoğraf çekimlerini yaptıktan sonra suyun nereden getirildiği ve nereye taşındığı konusunda bazı değerlendirmeler yaptık. Muhtarımızın ifadesiyle su kemerlerinden geçen suyun antik Akmonia şehrine taşındığı söylenmiştir. Su Kemerleri ve çevresindeki su yolları üzerinde uzman bir kadronun yapacağı incelemelerle durumun net şeklide ortaya çıkacaktır diye düşünüyoruz.

KURU DEREDEKİ SU KEMERLERİ FİZİKİ DURUMLARI

Kaylı Köyü’nün doğusunda Karakaş mevkiindeki Kemer yeri denilen yere antik dönemlerde yapıldığı anlaşılan Su Kemerlerinin ilki ikinciye göre biraz daha kısa ve yüksekliği azdır. Her ikisi de kayaların oyulması ve düzgün blok taşlarla desteklenerek yapılmışlardır. Üzerlerine yine kayalardan oyularak su kanalları yapılmış ve su kemerine dönüştürülmüştür.

Genişlikleri ortalama 1.25 cm. ile 1.50 cm. arasındadır. Su kanallarının ortalama genişlikleri 50 cm. civarındadır. İlk köprünün yüksekliği tahminen 5-6 metre, ikinci köprünün kemer yüksekliği 7-8 metre tahmin edilmektedir. İlk köprünün uzunluğu 20 metre kadar, ikinci köprü ise 30 metre uzunluktadır. Doğa şartları ve hazine avcılarının tahribatına maruz kalan su kemerlerinin mevcut durumu kötüdür. Özellikle bu bilgilendirmelerden sonra doğa tutkunlarınca yoğun ilgiye maruz kalacağı aşikârdır. Banaz ilçemizde yer alan ve daha önce sosyal medyada, yerel ve ulusal basında geniş yankı uyandıran “Sırçalı Mağarası” ile birlikte bu güzel yerin de yerelde Banaz ilçesine genelde Uşak ilimizin turizm potansiyeline büyük katkısı olacağı kanaatindeyiz. Sevgiyle kalın…

 

Editör: TE Bilişim