CHP Uşak Merkez İlçe Başkanı Uğur Dümen, Uşak’ın kurtuluşunun 100. Yıldönümü için açıklama yaptı. Uşak’ın büyük zorluklardan sonra kurtarıldığını ve diğer Ege ve tüm Türkiye illerinin benzer sınavı verdiğini belirten Dümen, tarihsel süreçle ilgili şu bilgileri verdi: “Sivas Kongresinin toplanmasından sonra Yunan kuvvetlerinin harekete geçmesiyle İzmit, Eskişehir ve Konya livaları en hassas bölgeler haline geldi. İstanbul Hükümeti bu bölgelerde Kuvayı Milliye teşkilatının kurulmasını önlemeye calıştı. Heyet-i Temsiliye ise İstanbul Hükümetini istifaya zorlayarak bu bölgelerde gücünü arttırmak istiyordu. Bu karmaşa içinde Garbi Anadolu Umum Kuvayı Milliye Kumandanlığına Ali Fuat (Cebesoy) Paşa, Eskişehir Mıntıka Kumandanlığına Atıf Bey, 23. Fırka Kumandanlığına Ömer Lütfi Bey getirildiler. Harbiye Nazırı Mersinli Cemal Paşa, Batı Cephesinde yaptığı yeni düzenleme ile 23. Fırkayı Konya’da bulunan 12. Kolorduya bağladı. Heyet-i Temsiliye yaptığı çalışmalar neticesinde 23. Fırkayı kendi denetimi altına aldı. 23. Fırkanın 68. Alayı bir taburu eksik olarak Uşak’a yerleşti. 8 Ocak 1920 tarihinde 23 Fırkanın kumandanlığına Aşir Bey tayin edildi. Fırkanın içinde milis tümeni de vardı. İbrahim Bey’in isteğiyle kurulmuş olan Uşak Hücum Taburu Ocak 1920 tarihinde milis tümeninin içinde yer aldı. Yunanlılar silah zoruyla Sevr Antlaşmasını Osmanlı Devletine kabul ettirebilmek için 22 Haziran 1920 tarihinde taarruza başladılar. Yunan kuvvetlerinin bir kolu Bursa tarafına, bir kolu da İzmir’in doğusuna doğru harekete geçti. 29 Ağustosta Uşak’ı işgal etti. Yunanlılar Uşak’a girdikleri zaman eşraftan ve köylülerden pek çoğunun evlerini yağmaladılar. Ayrıca işgal sırasında Yunan askerleri pek çok kişiyi öldürdü. Bu katliamda ne suç tespiti yapıldı ne de mahkeme kararı alındı. Yunanlılar işgalden sonra şehre yerleşmek için bazı evlere el koydular. Uşak’ta yerli halkı sindirmek gayesiyle nüfuzlu kişileri, Atina ve Yunan adalarındaki esir kamplarına sürdüler. Sürgüne gönderilen 300 kadar vatandaşımız 10-12 ay sürgünde kaldılar. Bunlar Kuvayı Milliyeye katıldıklarından dolayı sudan bahanelerle suçlandılar. 29 Ağustos 1920 de işgal edilen Uşak, iki yıl iki gün süren Yunan işgalinden 1 Eylül 1922 günü kurtuldu”.

İşte Muhammet Gür'ün tüm mal varlığı İşte Muhammet Gür'ün tüm mal varlığı

 

“Bugün, 1 Eylül Uşak’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 100. yılını o günün heyecanı ve coşkusunu yaşayarak kutluyoruz” diyen Dümen, şöyle konuştu: “1 Eylül 1922 tarihinde Mustafa Kemal’in Orduları tarafından şehrimiz düşman işgalinden kurtarılmıştır. Yunan İşgalinden kurtulan uşak, işgalin acı günlerinin hatıralarını uzun süre belleğinden silememiştir. O Günlerde Kütahya Mebusu Besim Atalay Bey, o dönemin Yenigün Gazetesine yaptığı açıklamada Uşak ile ilgili şunları söylemiştir:  “Harap ve perişan buldum. Bilhassa Uşak ve havalisi çok hırpalanmıştır. Öyle köyler var ki barınmak için bir ev bile bırakılmamış, köyün aklı eren adamları sürülmüş, malları götürülmüş harmanları yakılmıştır. Ordunun harekâtındaki sürat olmasaydı bugünkü halkın hemen hepsi öldürülecekti. Düşman Uşak’ı tamamen yakmak ve halkın hepsini öldürmek için tertipler yapmış, fakat kahraman ordumuzun yetişmesi üzerine şehrin ancak yarısı kurtarılabilmiştir. Uşak’ta 2 bin ev, bin dükkân, 15 cami yanmış, bin kadar Türk öldürülmüştür. Cinayetler muhtelif şekillerde yapılmış; bir kısmı diri diri yakılmış, bir kısmı da kurşunla öldürülmüştür. Uşak ve yöresinde zulüm yapanların çoğu yerli Ermeni ve Rumlardır. Yunan Askerleri en çok hırsızlığa ve soygunculuğa önem vermiştir.”  açıklamasından da anlaşılacağı gibi Uşak Halkı’nın Kurtuluş Yıllarında ne kadar acı çektiği anlaşılmaktadır. Kurtuluş mücadelesi Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da samsuna ayak basması ile başlamış, 2 Eylül 1922 de Yunan Başkomutanı Trikopis’in Uşak yakınındaki göğem köyünde esir alınması ve 3 Eylül 1922’de Uşak’ta şimdiki Atatürk Müzesi olarak geçen yerde Atatürk’ün huzuruna çıkarılması ile noktalanmıştır.  Uşak Halkı, 100. Yıl önce Türk Milleti olarak nice acılar çekerek emperyalizme karşı bağımsızlığımızı ve egemenliğimizi kazanmak için canını ortaya koydu. Bu kazanımlarımıza tüm gücümüzle sahip çıkmak zorundayız. Tarihten ders çıkarmayanlar, tarihin tekerrür etmesine engel olamazlar. Gelecek kuşaklara Kurtuluş mücadelesini anlatmak ve aktarmak zorundayız.”

Editör: TE Bilişim