Şehit Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu’nun kutlu mücadeleyi başlatmış olduğu ve hareketimizin temellerini attığı 6 Aralık 1992’de gerçekleştirilen kurultayın yıl dönümü olan 6 Aralık Alperenler Günü’nü bir kere daha kutlamanın mutluluğunu yaşıyoruz.
Şehit Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu’nun 6 aralık 1992’de bu kurultayı yapmasında ve bu kararı almasında etkili olan faktörlere değinmeden önce o dönemin tarihsel sürecine değinmek gerekir. O dönemde Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla esir Türk illeri birer birer bağımsızlıklarını ilan etmişler, dünyanın tek jandarması haline gelen ABD ve Saddam Hüseyin’in Kuveyt’i işgalini bahane ederek Irak topraklarını havadan bombalamış, karadan işgal etmiştir. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Sovyetler ve ABD arasında süregelen soğuk savaş dengesi üzerinde duran dünyada yeni bir düzenin kurulacağının işaretleri görülmeye başlanmıştır. Bu durum yıllardır ülkücülerin hayallerini süsleyen Türk Birliği ve İslam Birliği adına umutların da yeşermesinin vesilesi olmuştur.
İçerde ise yıllardır dış politikayı ABD’nin insafına terk etmiş, iç politikayı birbiriyle didişmekten ibaret gören vizyonsuz merkez sağ hükümetlerin hâkimiyeti söz konusudur. İçinden geçilen zaman dilimi milletimize ıskalanmaması gereken imkânlar ve fırsatlar sunmaktadır.
Ülkücü hareketi “Tanrı Türk’ü korusun ve yüceltsin” çizgisinden “Kanımız aksa da zafer İslam’ın, “Çağrımız İslam’da dirilişedir”, çizgisine taşıyan Muhsin Yazıcıoğlu mevcut şartların ülkücülerin omuzlarına yeni mes’uliyetler yüklediğini fark ediyor ve ilk gençliğinden itibaren “Başbuğum” dediği lideri ile yollarını ayırmak zorunda kalıyordu.
Oysa “Ayrılıkta azap birlikte rahmet” olduğunu en iyi bilenlerin başında geliyordu Muhsin Yazıcıoğlu. Büyük hedeflere bölünerek değili birleşerek ulaşılabileceğinin farkındaydı. “Bize sadece ülkücülerin birliği yetmez” diyordu.
“Vatan, millet, din ve devlet” diyen herkes birleşmeliydi.
“Allah ve Rasulü’nün ölçüsü ölçümüzdür.” diyen herkes birleşmeliydi.
“Orta Asya bozkırlarından batıya doğru fevc fevc akarak Anadolu’ya otağ kuran ecdadın zihin kodlarını yakalayıp, tarihin bize yüklediği misyonu yeniden omuzlama misyonunu yüklemekle mükellefiz.” diye düşünen herkes birleşmeliydi.
“Turan diyen “Kızıl elma” diyen İ’lay-ı Kelimetullah için Nizam-ı Alem” diyen herkes birleşmeliydi.
“Türk-Kürt, Alevi-Sünni, zengin- fakir demeden bu topraklar üzerinde hür ve bağımsız yaşama iradesine sahip herkes birleşmeliydi.
Bu duygu ve niyetle, bu idealler doğrultusunda Muhsin Yazıcıoğlu Anadolu’yu karış karış dolaştı Neticesinde 6 Aralık 1992 günü Ankara Söğütözü Yükseliş Kapalı Spor Salonu’nda alperenlerin buluşması gerçekleşti. Bu yeni bir dönemin, yeni bir hareketin başlangıcıydı.
O gün Hoca Ahmet Yesevi'nin, Abdülkerim Satuk Buğra Han'ın, Alparslan'ın, Osman Gazi'nin, Fatih'in, Yavuz'un ve Kanuni’nin, son elçi Hz. Muhammed Mustafa’nın davası yeniden sahibini bulmuş ve kutlu yola yeniden revan olmuştu.
Biz Alperenler var olduğumuz müddetçe Şehit Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu’nun bıraktığı bu emanet ve asırlardır elden ele taşınarak bu günlere gelen kutlu dava asla sahipsiz kalmayacak, “Yeryüzünde fitne ortadan kalkıp din yalnız Allah'ın oluncaya kadar Oğuz çocuklarının omuzlarında taşınacaktır Allah'ın izniyle.
Bu duygu ve düşüncelerle Şehit Liderimizi ve ebediyete intikal eden bu kutlu davaya gönül vermiş bütün büyüklerimizi rahmetle anıyor, tüm dava arkadaşlarımızın 6 Aralık Alperenler Günü’nü kutluyorum.”
Editör: TE Bilişim
