Sivaslı Tatar'da kayıp olan Hüseyin Bulkaz cinayete mi kurban gitti? Sivaslı Tatar'da kayıp olan Hüseyin Bulkaz cinayete mi kurban gitti?
Uşak’ta kent park alanına yapılması planlanan 3 bin kişilik cami inşaatına vatandaşların büyük bir bölümü karşı çıkıyor.
Gerek yaptığımız anket çalışmasında ve gerekse birebir sohbetlerde, 3 bin kişilik devasa caminin şu anda ihtiyaç olmadığını ve bu bölgeye Atapark’taki gibi bir mescit inşa edilmesiyle ihtiyacın giderileceğini görüyoruz.
İktidar partisine mensup olduğu halde burada camiye ihtiyaç olmadığını savunanların sayısı da bir hayli fazla. Zira AK Partili olup da caminin şu an için ihtiyaç olmadığını kapalı kapılar ardında dile getirenler var. Hatta belediye yönetiminde bulunup da, bu çalışmanın şu an için elzem olmadığı görüşünü savunanlar da mevcut.
Elbette şu anda makam sahibi olanlar, bulundukları konum ve savundukları dünya görüşü nedeniyle, bunları net bir şekilde ortaya koyamıyorlar.
Biz, onların adına bu durumu dile getirmeyi kendimize vazife belledik ve düşüncelerinin havada kalmaması için bu satırları yazdık ve niyetimiz, bu işin karşısında olanları da, destekleyenleri de suçlamak değil.
Öncelikle, cami ister 3 bin, ister 300 bin kişilik olsun, bunun yapımını kamu kurumları üstlenemez. Çünkü camiler, kanunlarla sabit bir şekilde, bazı dernekler aracılığıyla inşa edilir. Bu noktada CHP İl Başkanı Nadi Sancar’ın ‘Camiyi Diyanet İşleri Başkanlığı yapmalıdır’ eleştirisinin yerinde olmadığını ve bu konuda biraz daha bilgi sahibi olması gerektiğini düşünüyorum.
Yine Uşak Belediye Başkanı Mehmet Çakın’ın “Camiyi devlet bütçesinden değil, hayırsever desteği ile inşa edeceğiz” sözüne de katılmıyorum. Devlet kavramı ile kamu kurumlarının bir birine her zaman karıştırıldığını görüyor ve bunun ayrımının daha net yapılmasında yarar olduğu kanısıdayım.
Devlet, levhasında T.C……. falanca işler müdürlüğü yazısının olduğu veya T.C……. filanca belediyesi gibi kurumlarla sınırlı tutulamaz. Yoldaki kaldırımdan, üzerinde yürüyen yayalara, vergi dairesinden ve oraya her ay vergisini ödeyen işçisinden sanayicisine, belediyenin yaptığı banklara ve üzerinde oturan gencinden ihtiyarına herkesin oluşturduğu bir yapıdır devlet…
Yani yapılacak olan camiye aynı ve nakdi yardımda bulunacak olanların hepsi, aslında bir devletin parçası gibi destek vereceklerdir. Kullanım hakkı bireysel de olsa, onların cebindeki her kuruş, (tabi kayıt altında olduğu müddetçe) devletin birer varlığı gibi düşünülür.
Bu bağlamda, hayırseverlerin parası da bir bakıma devletin parasıdır ve illaki kullanılacaksa, devletin acil ihtiyaçlarını gidermek için istenmelidir.

UŞAK SANAYİ KENTİ VE BURASI BİR SANAYİ MÜZESİ OLMALI

Kent park projesine başlamak büyük bir dert ve burayı donatıp, ilgi odağı haline getirmek ise daha büyük bir dert. Bu nedenle yöneticilerin bu alan için düşünmeleri gereken daha farklı projeler olmalı.
Uşak bir sanayi kenti ve dokumacılık ile dericiliğin tarihi anlamda ayrı bir yerinin bulunduğu bir bölge. Kent park alanında da 3 tane tescilli yapı mevcut ve bunlara hiçbir şekilde dokunmak (Ki hiç dokunulmasın) mümkün değil.
İçinde bulunduğumuz çağ teknolojinin zirvelere doğru tırmandığı bir dönem ve yakın bir zamanda, eski tip üretim metotları ortadan kalkacak. Nasıl ki, mağara adamlarının yaşadığı alanlar, turistler veya meraklılar için cazipse, yarın öbür gün, bundan 50-100 yıl önceki üretim metotları da, aynı etkiyi uyandıracaktır.
Bu bağlamda, kent park alanı bir sanayi müzesine dönüştürülmeli ve burada eski dönemlerde dokumanın ne şekilde yapıldığı, derinin nasıl tabaklandığı ve hangi araçların kullanıldığı sergilenmeli.
Böyle bir müzeye Türkiye ve yurtdışından ilgi olacaktır ve kentin tanıtımı noktasında büyük fayda sağlayacaktır.
Umarım bu önerilerimiz az dahi olsa, dikkate alınır…
SEVGİYLE KALIN
ALİ ARASLI
 
 
 
 
Editör: TE Bilişim