UŞAK’TA YOLSUZLUK HAFTASI KUTLANDI

Uşak’ta bir araya gelen sendikalar, sivil toplum örgütleri ve bazı siyasi parti temsilcileri, “17 - 25 Aralık Yolsuzluk Haftası” ile ilgili yürüyüş düzenledi.  Ellerinde ayakkabı kutuları, tencere ve tavalarla yürüyen grup, Halk Bankası Uşak Şubesi önüne gelince ayakkabı kutularını şube önüne atarak protesto ettiler.

Geçen yıl aralarında bakan ve bakan çocuklarının adlarının karıştığı 17-25 Aralık tarihlerinde düzenlenen operasyonların yıldönümü, Uşak’ta Yolsuzluk Haftası olarak kutlandı.

CHP, ÖDP, EMEP gibi siyasi partilerle, ADD, Eğitim Sen gibi dernek ve sendikalara mensup yaklaşık 500 kişi Uşak Belediyesi binası önünde toplandı.  Gösterilere, CHP Uşak İl Başkanı Bülent Horasan ve Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz da katıldı.

Daha sonra heykel’in önüne gelindiğinde ise Eğitim sen Uşak şube başkanı Burak Yavaş 17-25 Aralık yolsuzluk haftası ile 1 yıl içinde yaşanan durumları anlatmak üzere basın açıklaması yaptı.Yavaş, basın açıklamasında şu sözlerine yer  verdi :

‘’Bugün dört Bakanın yanı sıra iktidara yakın pek çok kişinin adının karıştığı 17 Aralık operasyonun üzerinden tam bir yıl geçti. Daha ilk günden itibaren AKP iktidarı kamu kaynaklarının kimlere ve nasıl talan ettirildiğini tüm çıplaklığı ile ortaya çıktığı operasyonların üzerini kapatmak için elinden geleni yaptı. Yolsuzlukların üzerinin örtülmesi için devlet kurumları, kadroları ve yasalar adeta hallaç pamuğuna çevrildi. Kısa süre önce “kargalar güler” diyerek reddettikleri Cemaat yapılanmasının tasfiyesi adı altında on binlerce polis, yargıç, savcı ve bürokratın yerleri değiştirildi. Yeni atananlar bile birkaç gün sonra görevlerinden alınıp başka yerlere sürüldüler. Suç ve iktidar ortağı Cemaat bir günde darbeci, “ne olur daha fazla kendini özletme, ülkene dön” dedikleri kişi de darbenin şefi ilan edildi.

AKP YENİ TUTUKLAMA LİSTELERİ HAZIRLIYORDU

Uşak'ta trafiği mahvedenler ve gürültü kirliliği yapanlar! Uşak'ta trafiği mahvedenler ve gürültü kirliliği yapanlar!

İddia ettikleri gibi görev yerleri değiştirilen on binlerce kişi darbeci ve illegal örgüt üyesi iseler kendilerinin de bu örgütün yardım yatakçısı olduğu gerçeğini gizlemek için uydurmadıkları yalan kalmadı. Adı geçenlerin tümü AKP tarafından atandı ve en üst görevlere getirildiler. AKP bu kişilerle birlikte demokratları, sendikacıları, muhalif siyasetçileri, avukatları, gazetecileri, öğrencileri cezaevlerine doldurmak için temel hukuk ilkelerini ayaklar altına aldı, basın üzerinden peşinen suçlu ilan etti. Dönemin başbakanı, şimdinin cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bunların avukatı ve kefili olduğunu, emrin bizzat kendisi tarafından verildiğini defalarca açıkladı. Özel Yetkili Mahkemeler darbe döneminin askeri mahkemelerini bile geride bırakan uygulamalara imza atarken AKP yeni tutuklama listeleri hazırlamakla meşguldü. Dönemin Ali kıran baş kesen savcıları ve hâkimleri kahramanlar olarak el üzerinde tutuldu. İtalya’da temiz eller operasyonunu yürüten savcılara benzetildiler.

Ancak ne zamanki çıkarlar çatıştı, ne zamanki iktidar paylaşımında kavga başladı Cemaat yolsuzlukları, AKP ise Cemaatin darbeci olduğunu hatırladı! Kahramanlar bir günde hain ve darbeci, temiz eller savcıları ise kirli işler savcıları oldu! Oysa ne yolsuzluklar yeni başlamıştı ne de Cemaatin kirli yapılanması yeniydi. Cemaat ve AKP’yi bir araya getiren ise emekçilerin ve muhaliflerin bastırılması, devletin ele geçirilmesi ve toplumsal yaşamın siyasal İslam doğrultusunda yeniden dizayn edilmesiydi. Kaynakların menfaatler için çar çur edilmesiydi. Parklarımızda AVM, ormanlarımızda villa, derelerimizde HES yapılmasıydı. Gezi’de ağacına sahip çıkan, özgürlük ve demokrasi isteyenlere gazla, copla, tomayla, kurşunla saldırıydı. Kürt sorununun çözümsüzlüğe terk edilmesi, savaştan rant elde edilmesi ve binlerce insanın katledilmesiydi.

Tek tip basın, tek tip üniversite, tek tip sendika, tek tip yargı ve sonuç olarak tek tip toplumsal yaşamdı.

Bu düzen yolsuzluk ve çürümüşlük üretiyor. Çünkü AKP’nin ekonomi programı ve arkasındaki zihniyet yolsuzluğu, rüşveti ve rant bölüşümünü bir anlayış olarak benimsemiş, içselleştirmiştir.

Nitekim bütçe ve kaynakların nerelere aktarıldığına kısaca bir göz atmak bile bu gerçeği göstermektedir.

Özelleştirmelerin, taşeronlaşmanın, kadrolaşmanın bu kadar pervasızca uygulanmasının altında yolsuzluk ve rant düzeni yatmaktadır. İhale yasalarını buna uygun hale getirmelerinin, yargı kararlarını takmamaları, Sayıştay denetiminden kaçmaları ve sayacağımız onlarca usulsüz işlem bu düzen çarkının dönmesi içindir. Düzenin efendileri yolsuzluklarını kapatmak için bin dereden su getirseler de bu gerçeği gizleyemezler. 17 Aralık operasyonunun yıl dönümünde karşı operasyonlarla bu gerçeği değiştiremezler. Meclis Komisyonundaki görüşmelere karşı basın yasağı koysalar da Bakanlarının itiraf niteliğindeki savunmalarını gizleyemezler. Alay edercesine tam da 17 Aralık’tan bir gün önce dosyayı tümüyle kapatsalar da halklarımızın vicdanlarında çoktan mahkûm olmuşlardır. Mücadelemiz ile er ya da geç yargı önüne çıkacaklarından da kuşkumuz yoktur.

AKP çürüyen düzeninin ömrünü bir gün daha fazla uzatmak için her türlü akıl dışı, anti demokratik, baskıcı ve faşizan uygulamaları hayata geçiriyor. Asıl çılgın projeler yolsuzlukların üzerinin örtülmesi için üretiliyor. Hukuk ayaklar altına alınıyor, yargı kuşatılıyor, basın teslim alınmak isteniyor, muhalefete cezaevi yolu gösteriliyor.

Kirlenmiş siyasetin bu çırpınışlarına yabancı değiliz ve bu baskılar demokrasi, şeffaflık ve temiz siyaset mücadelemizden alıkoyamayacaktır. Bizler biliyoruz ki, özelleştirmeler, taşeronlaşma, kadrolaşma, güvencesizlik, yoksulluk, adaletsiz gelir paylaşımı, vergi adaletsizliği, savaş ve polis devleti uygulamaları yolsuzluk ve rüşvet düzeni üretir. AKP’nin yaptığı tam da budur.

HESAP SORDUK VE HER ZAMANDA SORACAĞIZ

Gündem değiştirmelerle, algı operasyonlarıyla, tehdit ve baskılarla, anti demokratik yasalar ve 12 Eylül anayasasına sığınmakla AKP kendisini kurtaramayacaktır. AKP halklarımıza, emekçilere, barış ve demokrasi mücadelesi verenlere karşı işlediği suçların hesabını verecektir.

Ayakkabı ve çikolata kutularında para çalanlardan,Evlerine para sayma makinesi koyup maaşlarımızdan çaldıklarını sayanlardan,

Ülkenin arazilerini, tarihi değerlerini haraç mezat satanlardan,

Emekçilere üç kuruş zammı çok görüp bütçeden milyonları Kaçak Saray’a aktaranlardan, Kentsel dönüşüm adı altında yandaşa rant dağıtanlardan,

Eğitimi ve sağlığı paralı hale getirenlerden,

Milyonlarca yurttaş açlık sınırı altında yaşarken bir avuç sermayeye ülkenin kaynaklarını peşkeş çekenlerden,

Gözü doymaz, vicdanı kör, nefsi bozuklardan’’ söyleyerek basın açıklamasını Heykelin önünde sonlandırdı. Grup olaysız bir şekilde dağıldı.

 

 

Editör: TE Bilişim