Al yazmam dalda kaldı, gönlüm Muğla ve Fethiye de kaldı (1)

Ege Gazeteciler Federasyonu (EGF) Genel Başkanı Mehmet Abdioğulları; “Salih Başkan,  yönetim olarak Muğla ve Fethiye’de toplanıyoruz. Yenge ile birlikte ya geleceksin ya geleceksin” deyince bu toplantıya gitmek farz oldu.

Bilmiyordum, Muğla da öğrendim. Abdioğulları aynı zamanda Türkiye Gazeteciler konfederasyonu Genel Başkan Yardımcısı olmuş. Sıkıysa gitme. Emir demiri keser diye boşuna dememişler.  EGF Toplantısına, TGK Genel Başkanı Nuri Kolaylı, TGK’nın Teşkilatlardan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve TGK’nın  kalbi beyni, Sefa Özdemir, yine sevgili dostumuz Sinan Tunç da katılıyor.

Tabi, artık ailece görüşüp, aynı yönetimde olmaktan ziyade can dost olduğumuz, Aydın Büyükşehir Gazeteciler Dayanışma Dernek Başkanı Mehmet Aydın, eşi Selma Kız, kızları benim torun Elanur, Kütahya’nın Başkanı ve Türk basının emektarı ve de Hocası İhsan Tunçoğlu, Denizli Başkanı Ümit Varol, Manisa Başkanı Gökhan Aytaç, Muğla Başkanı Cem Kaytan gibi eski dostları görmenin heyecanını da bir kenara bırakıyorum. (Tabi bu gezide dostluk halkasına yeni can dostlar eklenecek)

“SALİH BAŞKAN VE EŞİ NEREDE?”

Eşim Gül Hanımla birlikte Uşak-Denizli, Denizli-Muğla üzerinden Muğla’ya ulaştık. Otogara iner inmez Muğla Büyükşehir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Cem Kaytan’ı aradım ve Muğla’da olduğumuzu bildirdim. Geldi ve aracıyla bizi alıp diğer arkadaşların olduğu pastaneye götürdü. 1999 yılında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin  Muğla da yapılan bir toplantısında Cem Başkan ile tanışmıştım. Çok yönlü ve sosyal bir arkadaşımız olan Cem, Uşakspor’un profesyonel olduğu yıllarda futbol hakemi olarak Uşak’a maç yönetmeye de gelmişti. Dostluğumuz oldukça eskiye dayanır.

Cem Başkanın bizi otogardan alması öncesi ilginç bir olay yaşandı. Cem Başkan bizi almaya geldiğinde, orada bekleyen bir adam bir şey söylemeden aracına biner ve şehir merkezine hareket eder. Cem Başkan daha sonra olayı bize aktarırken, “Adamın Salih Başkan tarafından vekâleten gönderildiğini düşündüm.  Adam da bana hiçbir şey söylemden aracıma binince Muğla merkeze hareket ettim. Bir de aramızda “yolculuk nasıl geçti?” gibi muhabbetler oldu. Sonra EGF’nin diğer yönetim kurulu üyeleri ve eşleri de adama “Hoş geldin” deyip elini sıktı. Daha da sonrası birbirlerine Salih Başkan ve eşi nerede? Diye sormaya başladı. Adam Muğla’ya İzmir’den gelmiş. Görüşeceği kişi onu otogardan aldırmak için araç göndereceğini söyleyince benim aracı o araç sanıp binmiş.  Adamın Uşak ile ilgisi olmadığı anlaşılınca herkes arkasını dönüp ayrıldı” dedi. Bizim altın kalpli ve bir o kadar da nazik başkanımız Cem adama nezaketinden “Kimsin?” diyemediği için otogara iki sefer yapmış oldu.

Ev yaparsan tuğladan, kız alırsan Muğla’dan derler. Ama Muğla BŞB Başkanı Osman Gürün Uşak’tan kız almış

Hanımları, ev sahibi gazeteci hanım ve ev sahibi gazeteci başkanların hanımlarına emanet ederek ziyaretlere başladık. Hanımlar da Muğla’yı dolaşmaya başladı. İlk durağımız, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün oldu. Gürün Başkan 1999 yılından bu yana Muğla Belediye Başkanıdır. 2014 yerel seçimlerinden sonra da Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı oldu.

Uşak’tan geldiğimi öğrenince, “Biliyor musunuz? Benim eşim de Banaz ilçesindendir” dedi. Bir de derler ki, “Ev alırsan tuğladan kız alırsan Muğla’dan al” Muğla’nın kızları çok güzel ama vefasızdır. Üniversite yıllarındaki Muğlalı sevdiceğimdin bilirim.

Osman Gürün Başkanım, Uşaklı kızların güzelliğine ve mertliğine vurulmuş ki, yengemizi Uşak’tan seçmiş. Eniştemiz olmuş yani. Sayın Gürün, ““Ülkemizde yerel ve ulusal basınımızın birçok sıkıntısı var. Çağdaş ve demokratik ülkelerdeki gibi basınımızın doğru ve gerçekleri olduğu gibi yazabilmeleri gerekir. Ayrıca ulusal anlamda yayın yapan gazetelerin yerel haberlere de yer vermesi, vatandaşı bilgilendirmesi gerekir. Muğla’mızda Fethiye’de gerçekleşen bir haberden Bodrum’daki vatandaşlarımızın da haberi olmalı ve birlikte sevinebilmeli, üzülebilmeliyiz” dedi. Gürün, Muğla ilçeleri arasında bir mikro milliyetçilik olduğunu, “sakar Geçidinin alt tarafı ve üst tarafı” diye halkın ikiye ayrıldığını söyledi. Tıpkı, Uşak’ta her seçimde olduğu gibi, “Bu kez Banaz’dan aday olsun, Eşme’den olsun” diye birbirlerinin gözünü oydukları gibi. Daha sonra, Menteşe Belediye Başkanı Sayın Bahattin Gümüş ve yeni atanan Muğla Valisi Amir Çiçek’i makamlarında ziyaret ettik. Sayın Çiçek son valiler kararnamesi ile Muğla’ya atanmış. Çiçeği burnunda Muğla Valisi yani. Bize yöneticilerin her zaman şeffaf olmaları gerektiğini ve basından saklayacak bir şey olmamaları düşüncesinde olduğunu söyledi. Daha sonra menteşe Belediye Başkanı Bahattin Gümüş’ü makamında ziyaret ettik. Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Osman Gürün ve Menteşe Belediye Başkanı Sayın Bahattin Gümüş, 2014 yerel seçimlerinde ikisi de CHP’den belediye başkanı seçilmiş. Aralarında müthiş bir uyum olduğunu gözlemedik. Bunu Muğlalı meslektaşlarımız da teyit etti. Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçi de CHP li ama büyükşehir belediyesine bağlı diğer CHP li belediyelerle anlaşamadığı yönünde basında haberler okuyoruz. Bırakın Aydın’ı CHP Uşak Milletvekili Sayın Özkan Yalım Sivaslı ilçesinden, Peki Sivaslı’nın CHP’li Belediye Başkanı Sayın Nihat Sazlıgöl ile anlaşıyor mu? Kocaman bir “Hayır”.

Muğla Öğretmenevi’nde Muğlalı meslektaşlarımızla bir araya geldik. Konfederasyon yöneticilerimize dertlerini anlattılar. Tamamı gazete sahibi olan meslektaşlarımızın yakınmalarından yerel gazetelerin devrinin sona ermek üzere olduğunu ve var olma savaşı verdiklerini anladım.

Bu arada Muğla Büyükşehir ve Menteşe Belediye Başkanları, Muğla Valisi, bize torba torba hediyeler verdiler. Kendilerine çok teşekkür ediyorum. Muğla’nın yemeklerinden giysilerine, Yörük kültüründen modern Muğla’yı anlatan broşür ve kitapları hayranlıkla kabul ettik. Geçtiğimiz Eylül ayında Uşak’ta düzenlediğimiz TGK Başkanlar Kurulu Toplantısına Türkiye’nin 81 ilinden 104 gazeteci katılmış, Uşak Turizm ve Kültür il Müdürlüğünden bir tane Uşak broşürü bile alamamıştık. Broşürlerin hepsi bir fuara gidecekmiş de.

Böyle gezilerde, “yediğin içtiğin senin olsun, gördüklerini anlat” derler ya ben yine de yediğim ve Muğla’nın yöresel yemeklerinden olan Çökertme Kebabından bahsetmeden geçemeyeceğim.  Çok hoşuma giden bu kebabın tarifini de sizle riçin aldım.

Çökertme Kebabı

Malzemeler: 1 kilo dana antrikot 7 adet patates 2 yemek kaşığı tereyağı 1 tatlı kaşığı tuz 1 çay kaşığı karabiber 1 çay kaşığı pul biber 1 kase süzme yoğurt 2 diş sarımsak

Kızartmak için: Sıvı yağ

Hazırlanışı: Et, jülyen doğranır. Tavaya tereyağı konup kızdırılır ve etler kızartılır. Pişmesi tamamlandıktan sonra tuz, pul biber ve karabiber eklenir ve çok az daha çevrilir. Patatesle çok ince şeritler halinde doğrandıktan sonra yıkanır ve nişastasından ayılıp iyice kurulanır. Ardından tuzlanıp karıştırılarak bol sıvıyağda kızartılır. Servis kabına patatesler alınır. Üzerine etler konur. Sarımsaklı yoğurtla birlikte servis edilir.

Haa… Söz yemekten açılmışken, Muğla Valisi Sayın Amir Çiçek’in bize verdiği hediyeler arasında yer alan “mandalina lokumu” da bana çok ilginç geldi. Bir de “mandalina Kolonyası” var ki sürdüğünüz zaman mandalinanın o müthiş serinliğini yüzünüzde hissediyorsunuz. Ancak arılar ve böcekler de mandalina kokusuna aldanıp sizi mandalina ağacı falan sanırsa ben karışmam. Onu da söyleyeyim.

YEMİN EDERKEN AYAĞINIZI HAVAYA KALDIRMAYIN

TGK Genel Başkanı Sayın Nuri Kolaylı da ziyaret ettiğimiz makam sahiplerine TGK teşekkür beratı verirken, yardımcısı ve EGF Genel Başkanı Sayın Mehmet Abdioğulları da 23 yaşındaki (Şimdi 30 yaşında olduğunu söylüyor) Afyon Kocatepe Üniversitesi öğrencisi Mustafa Arısoy tarafından yazılan “GAZETECİLİK YEMİNİ” ni toplantıya katılan tüm gazetecilere armağan etti.

Bu yemin 29 yıllık gazeteci olarak benim yaşam ve meslek ilkesi olarak benimsediğim tüm değerleri kapsadığı için buradan sizlerle paylaşıyorum. Belki, gazeteciliği etik dışı yollardan para kazanmak sanan sözüm ona gazeteciler okur da bu şerefli mesleği onur ve hasiyet ile yapar. Ya da çıkarları uğruna bu sözüm ona gazetecileri besleyip, ondan sonra da gazeteciler şöyle böyle Yandım Allah diye arkasını tutan yöneticiler de bir ders alıp gerçek gazeteciler değer vermesini öğrenir. Arısoy’un kaleme aldığı yemin şöyle:

GAZETECİLİK YEMİNİ

Gazeteciliği doğru bilgi ile yapacağıma,

Şantaj, kişisel menfaat sağlama, ihaleyi kazanma gibi Saiklerden uzak duracağıma,

Maddi çıkarlara tamah etmeyeceğime,

Yazdıklarımı, itibar ve nüfuz için değil; toplumun yararlanması için kamuoyu ile paylaşacağıma,

Haber yaparken, ırk, dil, din ayrımı gözetmeyeceğime,

Toplumun faydasını, mağdurun sesini gündeme getirmek hevesiyle hareket edeceğime,

Güçlünün değil, haklının yanında yer alacağıma,

Kalemimi asla amacı ve işlevi dışında kullanmayacağıma,

Yayıncılıkla ilgili mahkeme kararlarına uyacağıma,

Teyit ve tekzip unsurlarını göz ardı etmeyeceğime,

Etik İlkesini etiketle sınırlı bırakmayacağıma,

Çocukların ruh sağlığını olumsuz etkileyecek haberler yapmayacağıma,

Mesleğimi icra ederken dezavantajlı gruplara pozitif ayrımcılık yapacağıma,

Bilgi, başka bir meslektaşımızın veya basın kuruluşunun ise, o kaynağı haberde belirteceğime,

Haberin namusuna helal getirmeyeceğime,

Herkesin cevap hakkının bulunduğunu bilerek, cevap hakkı kullanmak isteyen tarafların bu hakkı kullanmasını sağlayacağıma,

Makam sahipleriyle belirli bir seviye ile iletişim kuracağıma,

Kaynak dışı olarak söylenmiş bilgileri, haber kaynağının ismiyle ya da haber kaynağını belli edecek şekilde yazmayacağıma,

Haber kaynağımı her ne şart altında olursa olsun açıklamayacağıma,

Meslektaşlarımla dayanışma halinde olacağıma, meslektaşlarıma nezaket içerisinde davranacağıma,

Meslekte öğrendiklerimi, benden sonra bu mesleği yapacak arkadaşlarıma öğreteceğime,

ŞEREFİM, HASİYETİM VE KUTSAL BİLDİĞİM DEĞERLERİM ÜZERİNE YEMİN EDERİM.

Sivaslı Tatar'da kayıp olan Hüseyin Bulkaz cinayete mi kurban gitti? Sivaslı Tatar'da kayıp olan Hüseyin Bulkaz cinayete mi kurban gitti?

Bir sonraki bölümde Fethiye izlenimlerini anlatacağım.

 

Editör: TE Bilişim