Muhammet Gür, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Mansur Yavaş’la aynı kaderi yaşıyor Muhammet Gür, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Mansur Yavaş’la aynı kaderi yaşıyor
AK Parti Uşak İl Gençlik Kolları Başkanı Ahmet Mıllık ve İnsan Hakları Birim Başkanı Elvan Yıldırım, 28 Şubat askeri müdahalesi hakkında yazılı bir açıklama yaptı. 28 Şubat süreci hakkında bilgi veren Ahmet Mıllık, “Bilindiği üzere 28 Şubat süreci, Necmettin Erbakan'ın başbakan, Tansu Çiller'in dışişleri bakanı olduğu 28 Şubat 1997'de olağanüstü toplanan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla başlayan ve irticaya karşı, ordu ve bürokrasi merkezli bir süreçtir. 28 Şubat sürecini tetikleyen ilk olay, Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın ilk yurtdışı gezisini aralarında Libya ve Malezya'nın da bulunduğu bazı İslam ülkelerine yapması ve Kaddafi'nin, Erbakan'ı çadırında ağırlaması olmuş ve yüksek rütbeli subaylar 22 Ocak 1997 tarihinde bu olay üzerinde Gölcük'te toplanarak irticai gelişmeleri ele almıştır.  İkinci olarak ise 30 Ocak 1997'de düzenlenen Sincan Belediyesi Kudüs gecesini düzenlemiş ve ardından askerler hükümete tepki Sincan'da tankları yürütmüştür” dedi. “Yaşanan bu olaylar sonucunda 28 Şubat 1997 günü toplanan ve 9 saat boyunca devam eden MGK’dan bir bildiri yayımlanmıştır” diyen Mıllık, bildiyle ilgili şu bilgileri paylaştı: *Anayasanın tanımladığı Cumhuriyet’in demokratik, laik, sosyal hukuk devleti ilkelerinin sağlıklı bir şekilde düzenlenmesine imkân sağlayacak güvenlik, huzur ve toplumsal barışın önem ve öncelik taşıdığı, Cumhuriyet ve rejim aleyhtarı yıkıcı ve bölücü grupların laik ve anti laik ayrımı ile demokratik ve sosyal hukuk devletini güçsüzleştirmeye yeltendikleri, Türkiye’de laikliğin sadece rejimin değil aynı zamanda demokrasinin ve toplumun huzurunun da teminatı ve bir yaşam tarzı olduğu,  Bu konularda alınacak ve alınması gerekli tedbirler uygun bulunarak bu tedbirlerin Bakanlar Kurulu’na bildirilmesi; denilmektedir. Bildiride bahsedilen kararlar ve bu kararların uygulanması  Türkiye'de siyasi, idari, hukuki ve toplumsal alanlarda yaşanan değişimlere neden olmuştur. Çünkü alınacak tedbirlerin sınırları bildiride çizilmemiştir. Bu durum ise sayısız hak ihlallerine yol açmıştır”.

Elvan Yıldırım da post modern darbe için şu açıklamalarda bulundu: “28 Şubat sürecinde bildiride alınan kararların uygulanmasıyla milyonların inandıkları değerlerle oynanmış; insanlar baskı altında yaşamaya sevk edilmiş ve kimse fikrini özgürce söyleyemez hale gelmiştir. Belli bir kesmin diktasında devam eden süreçte haksız yere tutuklananların ve hüküm giyenlerin, öğrenim hakkı elinden alınanların, okudukları okulu bırakmak zorunda kalanların, bizzat eğitim sürecinin dışına atılanların, meslekten uzaklaştırılanların ya da mesleğini bırakmak zorunda kalanların haddi hesabı yoktur. Bütün bu baskılar milletin özgür iradesiyle seçmiş olduğu bir siyasi partiye karşı başlatılmış ve tüm bu hareketler linç girişimi kapsamında gerçekleştirilmiştir.  Yaşanılan süreçte birçok sendika, dernek ve vakıf baskı altında tutularak keyfi uygulamlarla kapatılmış ve mal varlıklarına el konulmuştur. O süreçle birlikte milletin iradesine ipotek konularak milletin seçmiş olduğu millete rağmen partiye Refah Partisi'ne kapatma davası açılmış ve açılan dava sonucunda halkın partisi kapatılmıştır.  Görüldüğü gibi 28 Şubat; insan haklarının,demokrasinin ve hukuk devletinin göz ardı edildiği insanların eğitim,çalışma,inanç,ifade ve örgütlenme haklarını kısıtlayan baskıcı bir zihniyetin hakimiyetinin olduğu süreçtir. Bu nedenle de yapılan eylemlerin hiçbirisi demokratik değil anti-demokratiktir. Bu münasebetle halkın seçmiş olduğu meşru hükümete ve onu seçen halkın inanç ve değerlerine karşı yapılan (28 Şubat-Post Modern )Darbe'yi kınıyoruz”.
 
Editör: TE Bilişim