Uşak Gravürü’nün sırrını 151 yıl sonra çözdü


 Uşak ile ilgili yaptığı ilginç araştırmalarıyla dikkat çeken Alp Arslan Dur, 151 yıl önce çizilen bir gravürden yola çıkarak, o dönemdeki Uşak’ı ve Ulu cami’yi yorumladı. Dur’un  gravür tahlili Uşak tarihinden ilginç kesitler sunuyor.

 Karakıran Ormandı

Yıl 1864, gravürü çizen sanatçının gözüne bir şey takılmıştı…

Solda görülen antik roma kalıntıları idi. Hemen bunu resmetmeye başladı…

Ve bugüne bize şifreler bıraktı. Bende inşallah bu detayları çözmeye çalışacağım.

Gravürde ki detaylara bir bakalım. Gravürü çizen sanatçı, aynı gün bir başka gravür daha çizmişti. Bu gravür ise (Gravür-1) Evliya Çelebinin bahsettiği Banaz kapısı olacak; şehrinde aynı zamanda giriş kapısı olan Halı pazarı Köprüsünün önünden resmettiği gravür idi.

Bu gravür de ise, önde Burma cami, sağda Ulu cami, solda ise Tuz pazarı cami görülmekte idi. Bu gravürden yola çıkarak şimdiki paylaştığım yerin Ulu cami olduğunu anladım.

Ancak ortada bir sorun vardı. Yön olarak burası neresi idi?

Gravürü incelerken şerefe kapısını fark ettim. Minare şerefe kapıları kıble yönünde yapılır ve yönünü de tayin etmiş oldum.

Gravür tamda Uşak Belediyesinin tam köşesi olan giriş kapısının sağı yani Ziraat bankası tarafı idi. Minaresi benzemiyor diyeceksiniz bunun iki nedeni olabilir. Birinci neden, gravürü çizen sanatçının kolayına gelmesi. İkinci neden ise şehrin 1867,1894,1922 yıllarında çok büyük yangın geçirmesidir. Her iki yangın da koca şehri yakmış ve geçmişten bize bir şey bırakmamıştır.


Kısacası Masal Şehri, Aşıklar Diyarı Uşşak bu yangınlar neticesinde yok olmuştur.

O dönem Karakıran mevkisinin bir Orman olduğunu söylüyor, Haşim TÜMER hocamız. Ve şehrin tekrar imarı için Karakıran ormanından kesilen çam ağaçları ile şehir tekrar kurulur.

Gelelim bir başka detaya.. …………………………………………

Resmin tam ortasından suyun oluşturduğu kanaldan su akıyordu, suyun akış yönü Dokuzsele.. bu su nereden geliyor idi ?

Yine burada ikileme düştüm, bazı kaynaklar Uşak Belediyesinin tam karşısında hamam olduğunu söylüyor. Hamamın atık suyu, yada Kaşvit çeşmesinin suyu ? .. Hamam suyu olamaz diye düşündüm, sebebi ise atık pis suyu iki caminin (Gravür sanatçısının arkasın da Tuz Pazarı cami var) arasından geçiremezler, o halde bunun başka yolla gitmesi gerekiyor bu da ancak kanallar vasıtası ile olacaktı. Uşak Üniversitesi Tarih bölümü hocamız Murat ÖNTUĞ bu konuda “evvelce iş bankasının olduğu yerde ve cadde üzerinde yapılan kazılarda roma dönemine ait su yolları ve bazı temellere ulaşılmıştı” bilgisini verdi . Dolayısıyla atık su, kanallar ile gitmesi gerekiyordu.. bu tez çürümüş oldu ..

Bu akan su Kaşvit çeşmesinden geliyor idi. 1940 yılında Arkeolog Mahmut AKOK Ulu cami hakkında inceleme yapmış ve bir perspektif çizmiştir. Bu perspektife göre çeşmenin yeri tahmini cami avlusunun kuzey batı köşesinde olduğu tahmin edilmektedir. Gavüre dikkatlice bakıldığında ise suyun geliş yönü de minarenin hizasından gelmektedir.

Burma Cami çeşmesi Gravürdeki Roma kalıntısı

Sıradaki detaya geçelim…………………………………………..

Gravürün solunda görülen Antik roma kalıntıları.. Kalıntıları incelerken bir detay daha takıldı.. şehrimiz merkez olarak da daha önce yaşam alanıydı.. Selçuklular ve Germiyanoğulları öncesi de bir yerleşim alanıydı. Uzunca tarihe girmeyeceğim, onu tarih hocalarımıza bırakalım.

Peki bu kalıntılar nerede?

Başta da dediğim gibi yangından sonra hiçbir şey eskisi gibi değildi.. tahminimce bu kalıntılar şehir tekrar imar edilirken söküldüler. En alttaki parçayı buldum yada öyle sanıyorum .. O kalıntı 1867 yılında, Koca yangın sonrası oradan alındı ve bugün yeni yerinde bize her gün bütün ihtişamı ile selam veriyor.. Nerede be kardeşim dediğinizi duyar gibiyim. Tamam lafı gevelemeyeyim bu kalıntı Burma caminin ön yüzünde yıllarca bize çeşme olarak hizmet verdi. (Altta linkini vereceğim.)

Bu kalıntılara ait bir başka delil ise …

Uşak İl Genel Meclisi Başkanı CHP’li Kadir Uslu oldu Uşak İl Genel Meclisi Başkanı CHP’li Kadir Uslu oldu

“1325 HÜDAVENDİGÂR VİLAYETİ SALNAMESİNE GÖRE 1907 YILINDA KÜTAHYA SANCAĞI KÜTAHYA SANCAĞINDAKİ ANTİK KENTLER” olarak yapılan araştırmada şu şekilde bahsetmekte ..

“Temenothyrai:Uşak-Tuzpazarı cami civarında ve Taş handa eski şehrin enkazından bazı eserler bulunduğu gibi Kale ardı mahallesinde bir kale ve bazı kitabeler mevcuddur.”

Bu da demek oluyor ki Gravür sanatçısı aynen gördüğünü çizmiş ve şehrin gerçekten de daha önce bir yaşam alanı olduğu, yerleşim olarak da Ulu cami civarını seçmiş olmaları mümkündü. Nedeni şu olabilir, Dokuzsele deresinin suyundan faydalanmak için buraya şehirlerini kurmuşlardı.

Şehirden arta kalan kalıntılar nerede ?

Tahminim 1890 yılında demiryolunun Uşak’ta hizmete girmesi ile bu kalıntılar, Halı ve Deri tüccarları vasıtası ya da bizzat özel izin ile yurt dışına çıkarıldığı düşünüyorum.. O dönem, hatta 1960 lı yıllara dek, bu eserlerin kıymeti bilemedik. 1920 yılında yunan işgali sırasında ise kalan son kalıntılar bizzat yunanlılar tarafından kaçırıldılar.. Bunların fotoğrafları mevcuttur.

Medrese Talebeleri

Öyle ya bir de gravürde çocuklar görünüyordu. Bu çocuklar kimdiler ? Muhtemelen Ulu cami,Tuz Pazarı cami,ve Burma cami arasında kurullu olan bir Medresemizin talebeleri olabilir. Çocuklar toplu olarak bir ders molasında dışarıda bir dükkan, yada seyyar satıcıdan simit almak için sıraya girmiş gibi görülüyorlar..

Editör: TE Bilişim