Uşak Belediyesi çalışanlarının zorlu sınavı: Sürülecek miyim, yoksa atılacak mıyım? Uşak Belediyesi çalışanlarının zorlu sınavı: Sürülecek miyim, yoksa atılacak mıyım?
Uşak Şeker Evleri Mezarlığının ücra bir köşesinde bulunan Kurtuluş savaşı şehidi anne ve kızının yattığı bir mezar....; Uşak'lı Yazar Türk Dili bilim hocası ve siyasetçi Ahmet Besim ATALAY Kurtuluş savaşı sırasında Milletvekili olarak Ankara'da Mecliste görev yapmaktadır...Toprakları işgale uğrayan ve işgalciler tarafından şehit edilen Besim ATALAY'ın annesi ve kız kardeşinin hazin  öyküsü de şöyle: “1920’de Uşak, Yunan ordusu tarafından işgal edildiğinde, dil-bilimcimiz ve hatip Besim Bey (Besim Atalay), Ankara’daki o kahraman 1. Meclis’in üyelerinden biri olarak görev yapmaktaydı. Uşak’ta yaşlı annesi ve henüz bekâr olan kız kardeşi kalmıştı. Ona ” Sen görevinin başına git, biz başımızın çaresine bakarız;  bizi merak etme” demişlerdi. Fakat 1920 Ağustosunda başlayan Yunan işgali tam iki yıl sürmüştü. Bu iki yıl boyunca aile bir birlerini göremedi. 1 Eylül 1922’de Türk ordusunun önünden kaçan Yunan ordusunun artçıları Uşak’ı yaktılar ve şehirde yaklaşık 300 kişiyi öldürdüler.  Akşam üzeri Uşak’a giren Türk süvarileri,  evlerini söndürmeye çalışmak yerine sevinç içinde kendilerine su vermek için koşturan Uşaklılara şaşkınlıkla baktılar.  Yunan artçılarının tahriplerine engel olabilmek için onlara yetişme telâşı içindeki süvariler,  atlarının dizginlerine yapışıp onlara su,  ekmek,  sigara ikramında bulunmak isteyen Uşaklılara kendilerini bırakmaları için yalvarmak zorunda kaldılar.  Artçıların öldürdükleri Uşaklılar arasında Besim Atalay’ın annesi ve kız kardeşi de vardı. Kız kardeşi evi yakılan komşularına yardım için sokağa çıkmıştı ve bir Yunan askeri tarafından vuruldu. Kızının çığlığını duyup dışarıya fırlayan yaşlı anneciği de aynı akıbete uğradı.  Genç kız hemen öldü, annesi birkaç gün yaşadı.  Ordumuzun ardından hemen Uşak’a gelen Besim Bey’e annesi kızının mezarına gömülmek istediğini söyleyip hayata gözlerini yumdu.....Anne kız önce İsmetpaşa caddesi üzerinde bulunan Buğdaylı mezarlığına defnedildi. Bu mezarlığın istimlak edilerek çarşıya dönüştürülmesiyle kemikleri Bozkırlı Mezarlığı’na taşındı.  Ama çileleri bitmemişti.  Bozkırlı Mezarlığının da istimlak kararı alınmıştı. Bunun üzerine şu anki ebedi İstirahatgâhı olan Şekerevleri Mezarlığına defnedildiler. İlk önce girişe yakın bir yere konulan ana kızın mezarı,  burayı parayla satın alan hatırlı kişilere tahsis edilmesi ile şimdiki yerine tekrar taşındı.  Uşak Şeker evleri mezarlığında defnedildikleri yer son dönemde Uşak’lı terör şehitleri için yapılan şehitliğin tam yanı.  Ortada duran duvarın bir yanında terör şehitler için düzenlenmiş güzel bir alan var ama öbür yanında İstiklal Savaşında şehit düşmüş Besim Atalay’ın annesi-kız kardeşi naaşları mezar mezar taşınmış ve unutulmuş durumda. Besim Atalay  gibi Uşağımızın yetiştirdiği en büyük isimlerden birinin annesi ve kız kardeşine reva görülen bu muamelenin tez zamanda farkına varılarak düzeltilmesini umut ediyoruz.  Besim Atalay, ana-kızın mezar taşları için şu satırları yazıp, taşa oydurttu: ”



“Burası mezar değil, bir kalp gibi atıyor Anne-kız iki şehit, kucaklaşmış yatıyor.”..............................................................Besim Atalay’ın ailesi Ahmet Besim Atalay 1882 yılında Uşak İstasyon caddesi üzerinde ki şu an Yapı Kredi Bankası olarak kullanılan binada doğar. Babası “İnce Mehmet Çavuş” isminde bir demirci ustasıdır. Annesi Halime Hanım  ise ;  Sultan Mahmut devrinde Uşak’ta zorunlu iskana tabi tutulan Kaçar Yörük oymağı beyi Hacı Veli Bey’in torunudur. Mesela bu bölgeye yerleştirilen cemaatlerden Dündarlı’ya tabi olup, Kütahya havalisinde kışlayan Kaçar cemaatini zikredebiliriz. Kaçar cemaati, Kütahya-Uşak’da boş ve harabe yerleri şen ve abadan etmek,  ziraatle uğraşmak,  bölgeyi eşkiyalardan korumak şartlarıyla 1712 yılında yerleştirilmişlerdir. Mebus Besim Atalay Bey’in Yenigün Gazetesine verdiği izahat :

– Daire-i intihabiyenizi (seçim bölgenizi) nasıl buldunuz?

– “Harap ve perişan buldum.  Uşak ve havalisi çok hırpalanmıştır. Öyle köyler var ki, barınmak için bir ev bile bırakılmamış! Köyün aklı eren adamları sürülmüş, malları götürülmüş, harmanları yakılmıştır. Ordu ‘nun harekâtındaki sürat olmasaydı, bugünkü halkın hemen hepsi öldürülecekti!” – “Uşak’ta 2.000 (kadar) ev, 1.000 (kadar) dükkân, 15 (kadar) cami yanmış, 1.000 kadar Türk öldürülmüştür. Bir kısmı yakılmış, bir kısmı kesilmiş, bir kısmı kurşunla öldürülmüştür.”

– Valideniz (anneniz) ve hemşireniz (kız kardeşiniz) ne suretle şehit edilmişler?

– “Kurşunla şehit edilmişlerdir. Evin kapısını tahkim ile meşgûlken dışarıdan atılan kurşunlarla şehit düşmüşlerdir.  Hemşirem derhal ölmüş, validem 12 saat kadar yaşamıştır. Validem etrafında ağlaşan torunlarına, ‘Evlâtlarım, ağlamayın. İşte askerimiz giriyor! Elbette ki bizim gibi şehitler olacak ki, bu topraklar küffardan kurtulacak… İkimizi bir mezara koysunlar. Biz Tanrı huzuruna birlikte çıkalım,’ demiş.”

– “Hemşirem, daha evvel bir komşu evini söndürmek için su taşırmış. Kendisine, ‘Söndürme, seni öldürürüz,’ diyen düşman askerlerine, ‘Sizde gavur inadı varsa, bende de Türk inadı var! Bildiğiniz haltı yapınız,’ demiş, ilk kurşunu orada almıştır.”

– “Uşak ve havalisinde mezalim yapanların çoğu yerli Rum ve Ermenilerdir. Yunan askerleri en çok hırsızlığa ve soygunculuğa ehemmiyet veriyor. Ermenilerle Rumlar yangın yapmağa, adam öldürmeye çalışıyorlardı.”

HASIN HÜSEYİN ÇAKIN ANISINA
 
Editör: TE Bilişim