Güveçte 4 saat pişen kızarmış tavuk.... Güveçte 4 saat pişen kızarmış tavuk....

Şeytanın Avukatı filmini izleyeli epey oldu.
1997’de vizyona giren filmi, bu tarihten 2 yıl sonra can arkadaşım Doğan aldı geldi ve oturup birlikte izledik.
Malum cebimizde sinemaya gidecek para yoktu, ancak 1 TL’ye (o zamanlar 1 milyondu) satılan CD’lerden izlediğimiz filmlerle yetiniyorduk. Cepteki tüm paralarımızı çerez ve içeceğe veriyorduk, hepi topu 5 lira bizi hem madden hem de manen doyuruyordu…
Yaşımız o zaman 18’di ve filmi soluk soluğa izledik diyebilirim.
Aradan tam 18 yıl geçti ve benim aklımda kalan en net mesaj, “Kibir, şeytanın en sevdiği günahtır” oldu…
Şeytan, kibri yüzünden cennet kovuldu ve yer yüzünde bu günahı herkese işletmek için halen var gücüyle çalışıyor.
Kibir nedir ve en kolay kime bulaşır?
Kibrin türlü türlü çeşitleri var. Kimi tevazu görünümüyle kibirlenir ve insanlara tepeden bakmayı sever. Arada bir selam verir ve eş dost alışverişte görsün misali diyaloglara girer.
Kimi de makam ve mevki gördükten sonra ne yapacağını bilemez ve insanlara taviz vermeyeceğim düşüncesiyle kibri bir silah gibi kullanmaya başlayabilir.
İnsanlar, kibrin güçlülere has bir hastalık olduğunu düşünür. Oysa kibir, tam aksine zayıflarda daha fazladır. Zayıflar, bulundukları konum nedeniyle kendilerini kamufle ederler.
Zayıf karakterler, kaldıramayacakları bir zenginliğin veya gücün sahibi olduklarında bu kamuflajı çıkarır atarlar. İşte o  zaman gerçek yüzleri daha net gözükür ve kimsenin aklına dahi gelmeyecek hal ve tutum sergilerler.  
Bu tip kibirli karakter, sessiz ve sakin görünen kibirlilerden daha tehlikeli olabilir. Zira biraz zora düşse hemen kendinden zayıfları ezme, sindirme ve kontrol altına alma eğilimi gösterir.
Kendisine yapılan en ufak bir eleştiriyi asla kabul etmez ve bunu yapanları ibreti alem için harcamaya kalkar ki; esas amacında diğerlerine gözdağı vardır.
Asla yalnız gezmez ve çevrelerinde onları muhafaza edecek ve gerektiğinde destekleyecek birilerini mutlaka bulundurur. Tabii yeri ve zamanı geldiğinde bunların da canlarına okur ve bu sayede ben sizin patronunuzum ve bensiz bir hiçsiniz mesajını verir.  
Sonradan görme dediğimiz bu tipleri çok atik ve çevik olarak bulabiliriz. Hatta çoğu aklı selim insan, bunlara bakıp kendi kendilerine üzülerek iç çekerler. Aklı fazla basmayanlar, bunları gözünde her geçen gün büyütebilir ve bunlara yancı olmaya çalışabilirler.
Bu düşüncelere ne zaman kapılsam aklıma Balzac’ın şu sözleri gelir:
“Sonradan görme insanlar maymun gibidir, maymun becerikliliği vardır onlarda. Yukarıda görür insan onları, tırmanırken çevikliklerine hayran kalınır ama doruğa ulaştıklarında, artık yalnızca ayıp yerleri gözükür”…
HEPİNİZE KİBİRDEN UZAK GÜNLER DİLİYORUM…
ALİ ARASLI///
 

Editör: TE Bilişim