Uşak Belediyesi çalışanlarının zorlu sınavı: Sürülecek miyim, yoksa atılacak mıyım? Uşak Belediyesi çalışanlarının zorlu sınavı: Sürülecek miyim, yoksa atılacak mıyım?
 Yurt dışı ve yurt içinde sanata dair bir çok çalışmada imzası bulunan Devrim Erbil, Türkiye’deki halıcılık kültürünün canlandırılması amacıyla bütün dünyada halı sergisi yapmayı hedeflediğini dile getirdi. Ressam Devrim Erbil, “Ben çocukluğumda halalarım evlerin girişinde halı dokurlardı. Baba tarafım Uşaklı olduğu için, halıyı o zamandan sevdim. Türkiye’de halıcılığın canlandırılmasına yönelik bir sanatçının halı sevgisini gösteren halılar ve halı sergisi yapacağım" açıklamalarında bulundu. 

Resim sanatının en özel isimlerinden olan Devrim Erbil, geçmiş dönemin resim sanatı, günümüzdeki anlayış ve gelecek hedefleriyle ilgili özel açıklamalarda bulundu. 

Yaptığı resimleri halıya dokuyan ve bununla ilgili uzun bir süredir çalışmalarını sürdüren ressam Devrim Erbil’in, kendi eserlerinden oluşan bir müze hayali var. Ünlü ressam, Türkiye’de halıcılık kültürünün canlandırılmasına yönelik olarak bütün dünyada halı sergisi açacağını ifade etti. 

Erbil, “Özellikle kendimde bulunmayan, elimden çıkmış çok sevdiğim bir resmi müzayedelerde gördüğüm zaman kendi koleksiyonumda o dönemden resim yoksa, onu galericiler aracılığı ile satın alıyorum. Bunun kuralı şu: Sadece benim müze hayalimde, sanatımın belli dönemini temsil etmesi gereken eserler olması” dedi. 

“Türkiye’de halı kültürü kalmadı” 
Türkiye’de halı kültürünün kalmadığını, atölyelerin teker teker kapandığını ifade eden duayen ressam Erbil, “Halı, Türklerin insanlığa armağanı bir tekniktir; o yüzden Orta Asya’dan getirdikleri bir teknik. Osmanlı döneminde batılılar bunu fark ettiler. Türkiye’de bir çok atölyeler kuruldu. Onlar halılar üretiyorlar ve batıya yolluyorlardı. Halı, Anadolu’da bütün insanlık tarihinde dünyada yapılan bölgelerde olduğundan, çok daha farklı, çok zengin ve renkli bir gelişim alanı buldu. Anadolu’nun her bölgesi, belki etkin kökenlerden dolayı, burada çok daha önce yaşayan toplumlardan gelen hepsi halıyı çok sevdiler. Anadolu’da yaygın bir halı kültürü oluştu. Avrupalı ressamlar buradan giden halılara koydukları resimler yaptılar. Halıları resimlerinde kullanan bir sanatçı olarak, Hans Holbein(Alman Ressam)bunlardan biridir” diye konuştu. 

“Bütün dünyada halı sergisi yapacağım” 
Türkiye’de halıcılık kültürünün canlandırılmasına yönelik olarak bütün dünyada halı sergisi yapacağını ifade eden Erbil, “Ben çocukluğumda halalarım evlerin girişinde halı dokurlardı. Baba tarafım Uşaklı olduğu için, o halıyı o zamandan sevdim. Ben bu işi çok sevdiğim için önce sanat eseri halı dokuyan Özdemir Altan arkadaşımız Türkiye’de bir halı atölyesi kurdu. Şuanda koleksiyonumda olan Kalkan Ağacı diye çok sevdiğim halıyı dokudu. Daha sonra Balıkkesir’de ben bir atölye kurdum. On senedir kendi desenlerimi, resimlerimi halıya ve kilime dönüştürüyorum. Orada ufak bir ekip bunları dokuyor. Bu arada bir öğrencimin öğrencileri İran’dan Türkiye’ye master için geldi. Onlar aracılığıyla İran’da halı dokuttum. Ondan sonra Hindistan’da, Afganistan’da ve şimdi de Özbekistan’da ipek halılar dokutuyorum. Türkiye’de değişik bölgelerde okunan çok özel 20 tane halım var. Resmin aynı boyutlarında olan halılar bunlar. Bunlar bir araya geldiği zaman benim resimlerimi halıda görme heyecanımı bana verecek. İnsanlar belki hiç dünyada yapılmamış olan, bir sanatçının özel halılarından olan bir sergiyi görecekler. Halılarımı yer yer bazı sergilerde gösterdim. Fakat şuan bütün dünyada Türkiye’de halıcılığın canlandırılmasına yönelik bir sanatçının halı sevgisini gösteren halılar ve halı sergisi yapacağım. Bu benim için hiç vazgeçilmez bir heyecan. Bunları yakın zamanda göreceksiniz” şeklinde konuştu. 

“Kendi resimlerimi ciddi paralar ödeyerek geri aldım” 
Halılarını yaparken tekniğe uygun olup olmadığına dikkat ettiğini, ya da kendisinin halı olarak görmek istediği resmin hangisi olduğunun önemli olduğuna vurgu yapan Erbil, “Özellikle kendimde bulunmayan, elimden çıkmış çok sevdiğim bir resmi müzayedelerde gördüğüm zaman kendi koleksiyonumda o dönemden resim yoksa, onu galericilerim aracılığı ile satın alıyorum. Bunun kuralı şu : Sadece benim müze hayalimde, sanatımın belli dönemini temsil etmesi gereken eserler olması. Örneğin; Anadolu çeşitlemeleri, Anadolu kasabasında yaşantı üzerine çeşitlemeler serim var. O seriden çok istediğim ama henüz sahip olamadığım resimler var. Onlar el değiştiriyor, sahipleri gidiyor" dedi. 

“60-70’li yıllarda Türkiye’de resim satılmıyordu” 
Yıllar sonra rastladığı eski resimlerine tekrar sahip olmak istediğini ve bu yüzden daha sonra tesadüfen kendisine ulaştırılan resimlerini geri aldığını ifade eden Erbil, son olarak o hatıraları şu sözlerle aktardı: “Şimdi rastladığım zaman o resimlere sahip olmak istiyorum. 1984 yılında yaptığım bir resim elime geçti. O dönemden o resmin olmasını istiyorum. 1979’da Almanya Nürnberg’ de yaptığım bir sergide satılan bir resim bana geldi. Herhalde resmin sahibi vefat etti. Çocukları müzayedeye koymadan önce gelip bana sordular, bende memnuniyetle o resmi ciddi paralar ödeyerek aldım. 6-7 tane resmi bu yolla aldım. 60-70’li yılların başlarında resim bir para karşılığı alınıp satılan bir şey değildi. Türkiye’de resim satılmıyordu. Bir çok ünlü sanatçı sergi açıyordu ama sergi hiç açılmadan kapanıyordu.” 
Editör: TE Bilişim