Osmanlı Arşiv Kaynaklarında 18.yüzyıl nda “Kebeciler Hanı” ismiyle ticaret merkezi ve konaklama mekanı olarak kullanılan bir han yapısı kayda geçmiştir. Günümüzde Uşak Çarşısının tarihi hanları içerisinde bu isimde bir yapı bulunmamaktadır.

XVII. yüzyıl ortalarında 1671 yılında bölgeyi ziyaret eden Evliya Çelebi ,Uşak şehrinde zamanın ticaret merkezi ve konaklama mekanı olarak kullanılan 7 Han yapısını rivayet eder.1898 tarihli Hüdâvendigâr Vilâyeti Salnâmesi’nde ise Uşak Çarşısında ki han yapısı 11 adete yükselmiştir. Uşak Halısına talebin arttığı mezkur tarihte ticari yapıların arttığını görmek şaşırtıcı olmamalıdır.

Osmanlı Arşiv Kayıtları ve Uşak Kebeciler Hanı

Osmanlı Devleti’nde bir devlet memuru çeşitli nedenlerden dolayı görevinden azl edildiğinde, öldüğünde veya öldürüldüğünde muhallefat veya tereke ismi ile anılan sahip olduğu taşınır ve taşınmaz mal varlıklarının bir kısmı ya da tamamına devlet tarafından el konularak kayıt altına alınması söz konusu olabilmekte idi.

Yapılan bu işleme “müsadere” ismi verilmekteydi. Osmanlı Arşivi’nde Cevdet Tasnifi Maliye Arşivinde 12523 ve 7856 no’lu belgeler bu konu hakkında bilgi verir.

Uşak Kebeciler Hanı
Uşak Kebeciler Hanı

Uşak Voyvodası Acemoğlu‘nun devlete isyan edip öldürülmesi sonrası kayda geçen 1793 tarihli terekesinde Uşak’ta “Kebeciler Hanı”ndan bahseder;

Doğayı yok ettik, yağmur yağmaz oldu! Uşak Yenişehir köyü sakinleri yağmur duasına çıktı! Doğayı yok ettik, yağmur yağmaz oldu! Uşak Yenişehir köyü sakinleri yağmur duasına çıktı!

Acemoğlu İbrahim’in sarrafve bezirganı olan “Kebeciler Hanı”nda oturan Yorgi isimli zimmi kendi bulunduğu eve çağırarak usulüne uygun olarak sorgulanmıştır. Ancak adı geçen maktule ait hesap defterlerinin maktulün elinde olup kendisinde olmadığını ve defterlerin nerede olduğunu bilmediğini ifade etmişti.

Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi MVL 12523
Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi MVL 12523

Kebe veya Kebeci Ne Demek?

Osmanlı Dönemi Erkek Dış Kıyafet olarak gördüğümüz “Kebe” göçebe yörük kültürüne ait bir dokuma türüdür. Bu Dokuma ürünleri yerleşik hayatın etkisiyle unutulmaya başlamış, hatta hor görülmüştü. Bu kültürün içinde çadır, kıl çadır, topak ev, aba, kebe, şayak, keçe gibi çeşitleri vardır.

Osmanlı dönemi erkek giysisi olan siyah renkli abaya kebe denirdi. Daha çok tarikat mensubu dervişler tarafından giyilen aba fukara giyeceği olarak tanınmıştır.

Abâ, yıkanmış, temizlenmiş ve taranmış yün yapağıdan elde edilen kalın bir dokuma kumaş türüdür. Lakin bu Kumaş türü için deve, öküz, keçi kılı veya koyun yünleri kullanılır.

İnce keçeye benzer görünümlü kalın bir dokuma olan aba; soğuğu geçirmeyen özelliğiyle genelde iklimi sert ve soğuk yörelerde cübbe, hırka, potur, çakşır, terlik kalçın, çuha, kepenek, barak, çul keçe olarak, askeri birliklerde de giyim eşyası, tozluk ve dizlik olarak kullanılmıştır.

Mehmet Ali Ünal,Osmanlı Tarih Sözlüğü, İstanbul 2011.

Osmanlı Dönemi Erkek dış kıyafeti aba veya kebe

Uşak dışında İstanbul Kapalıçarşı’da günümüzde Cebeci Han olarak bilinen yapıdan Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde Kebeci Han olarak bahseder.

Erkek dış kıyafeti olarak gördüğümüz “Kebe”; dervişler ve fukara giyeceği olarak tanınan abanın daha kalın hali olarak karşımıza çıkıyor.Keçe, dokuma olmayan yalnız dövülerek veya ayakla vurularak yapılan kaba yün aba, tepilmiş yün demektir. Fakat Kebe yünlü bir dokuma ürünüdür.Eskiden bu zanaat koluyla uğraşan Türk boyları vardı. Bu boylar aynı yerleşimlerde yaşadılar hep. Simav’da Gebeceler ve Gebeler köyleri bu boyların kurduğu köylerdendi. 

Yazan Ömer Aşçı
Editör: TE Bilişim