Geçtiğimiz 70-80 li yıllarda bazı usta köşe yazarlarının çokca kullandığı, “Hazineden geçinenler” diye bir tekerleme vardı. Hemen hemen her konuya başlık olan bir deyimdi bu. Siyaseti daha çok kendi çıkarları için kullanan sözde işadamı ve bürokrat geçinen zevat, zaman içerisinde çeteleşerek sömürü düzenlerine ülkeyi kaosa sürükleme görevini de üstlenmiş olduklarını, Başbakan da her konuşmasında dile getiriyor.
Siyaset içinde kendilerine yandaş bulamayan ve son dönemde hazineden geçinme düzenlerinin tüm yollarının kapandığı anlaşılan bu çete ve ağababaları ülkeyi kaosa sürüklemek için tüm imkanları ile start aldıkları görülüyor.
Önce Gezi parkı olayları, kısa bir aradan sonra ustaca düzenlenen 17 Aralık operasyonu AK Parti iktidarının yıkılmasına çanak tutan girişimcilerin ortaya koyduğu senaryonun Türk ve dünya basınındaki yankıları artarak devam ediyor. Hiç kuşkunuz olmasın ki, bu iki olay yarım asırdır konuşulan ve her açmazın sorumlusu olan derin devletin yeniden iş başında olduğu şüphelerimizi doğruluyor.
Yukarıdaki, “Hazineden geçinenler” lafı sadece laf olsun diye söylenmiş değildir, 50 yıldır acımasızca sürdürülen sömürü düzenin haramzadeleridir ki; her iktidar döneminde faal ve aktifdirler. Bunlar için ülkede kaos- kargaşa hükümet yıkılmış, devlet zaafa uğramış hiç dert değil, bilakis bulanık suda balık avcıları misali ekstra günlerdir ve hasılatları çokça kabarık olan zamanlardır.
Yiğidin hakkını vermek gerekir ki, 11 yıllık AK Parti dönemi hazineden geçinenler ve derin devletçiler için zor bir dönem olmuş, adeta inzivaya çekilmiş ve sesleri kısılmışken, Gezi ve 17 Aralık operasyonu ile bir uyanış içerisinde oldukları görülüyor. Milletçe uyanık olmak zorundayız. Zira takkeyi bir daha kaptırırsak bugünleri mumla arar, kahroluruz…
Tüm Ufuk yazı ailesinin ve tüm okurlarımızın, Sevgili Uşaklıların yeni yıllarını, en halisane dileklerimle kutluyorum.