Uşak Ticaret Borsası Başkanı Mustafa Sezer, İbrahim Ethem Karahan’ın Uşak Şehir Konuşmaları programına konuk oldu. Burada kentteki tarımsal sorunlara değinen Sezer, kentte tarımsal alanların ortalama miktarının düşük olduğunu söyledi. Türkiye’de çiftçi başı ortalama 8 dekar alanın bulunduğunu ve bu rakamın Uşak’ta 6 dekar olduğunu belirten Sezer, toprak bölünmesinin zararlarına vurgu yaptı. Uşak’taki tarımsal arazi ölçek yapısı çok küçük ortalama 6 dekar, Türkiye’de 8 dekar ve bu rakamla iyi bir rekabet şansı yok. 4 saat traktörü olan 3 bin saat kullanılmış ve Uşak’ın 4 katı fazla traktör var. Bir arkadaşımda 8 traktör var ve birisi 48 aylık traktör satıyor. Bu traktör belki 10 saat çalışmamıştır. Neden Ukrayna’dan çok fazla hububat geldi. Sovyetler Birliği’nden dağılan ülkelerde Komünizmden gelen bir üretim sisteminden dolayı tarımsal araziler bölünmemiş ve parçalanmamış. Buradaki üretimin maliyetiyle, Uşak Yapağılar’daki üretimin maliyeti aynı değil. Uşaklılar bana ne Ukrayna’dan diyebilir ama dünya artık küresel bir köy olmuş. Şu anda gıda yok, raflar boş ve dünyanın sorunu bu” dedi.

“89’da SSCB dağıldı ve onlar da liberal ekonomiye geçtiler. Tarımsal alanları da kiralamaya başladılar. Ukrayna’da arazi kiralayan Türk yatırımcılar var. Alan verimli ve iş makineleri de büyük. Küresel ısınmadan dolayı oralarda tarım yapılabilir seviyeye geldi” diyen Sezer, şöyle devam etti: “Ekim ayı, tohumun toprağa ekildi aydır ve yağışlar Kasım’a sarktı ve sıcak gün sayısı azaldı. Oradaki sıcak gün sayısı da azalınca, oradaki soğuk araziler tarıma el verişli hale geldi. Bu bir döngü ve bu döngüyü biz lokal bir şekilde hissediyoruz.”

Türk derisi için anlamlı bir ödül Türk derisi için anlamlı bir ödül

“Safran yerine farklı bir ürün yapılamaz mıydı?” sorusuna yanıt veren Sezer, şöyle konuştu: “Bölge çiftçisini nasıl yönlendirebiliriz diye bir arayış içindeydik. Ekinezya, safran ve biberiye gibi bitkileri demo bahçelerinde yetiştiriyorlar. Ne yapabilir diye sorduğumuzda, rol model olacak bir çalışma fikri ortaya çıktı. Ne yapalım derken, parasal değeri daha kıymetli olduğu için safran benim hoşuma gitti. Ben olaya bir tüccar olarak para kazanma açısından baktım. Büyük Oturağı model seçtik ve bir yerde üretimi sabitlemek için Eşme Yeleğen, Sivaslı Tatar ve değişik bölgelerdeki üreticilere tohum dağıttık. Safrandan sonuç alırsak işi pekiştireceğiz. Daha sonra ikinci sırada bir aromatik bitkiyi de sıralamaya koyacağız. Orada Uşak’ın tanıtımı da olabilir. Uşak’ta köye gelen 55 ve üstü vatandaşlarımız var. Safran çok da ekipmana ve biçerdövere ihtiyaç duyan bir ürün değil. Bunu başarırsak, kentin insan profiline uygun bir bitki olacağını düşünüyoruz. Her kesimden her branştan insanın tartışıp bir çalışma yapması lazım. Lavanta da Ulubey’e has bir ürün ve orada bir lokasyon oluşturdu”.

Sezer, “Yeni TOKİ evleri için inşallah Elmacık seçilmemiştir. Çünkü şehrin tarımsal alanları yok edilmez. Tarımın ve tarımsal arazinin ve gıdanın önemi yüksek. Pandemi ve üstüne savaş, tarımın ne kadar önemli olduğunu ortaya koydu. Evimizde, soframızda ve cüzdanımızda bunu hissettik. Bizden daha zengin olup gıdaya ulaşamayanlar var. Bizden fakir olup hiç ulaşamayanlar var. Şehir yöneticileri her karar verdiğinde bunu göz ardı etmemeliler. Bizim bu 6 dekar sendromundan kurtulmamız lazım. İşletme büyüklüğü 500 dekar olması lazım. Daha profesyonel alanların kurulması lazım. Planlamanın olması lazım, kırsalda yaşayan yaş ortalaması 55 ve üzeri. Tarımsal yönlendirmeyi yapamıyorsunuz. Devlet yönlendirme yapıyor ama vatandaşı çok fazla yönlendirme gibi bir beceri yok. Çünkü sayı çok fazla. Bunun bir apartman dairesi mülkiyeti gibi düşünmemek lazım. 3 veya 4 dekar yerin üretime bir katkısı olmaz. İyi yap bile diyemezsin, o keyfimin kahyası mısın diyebilir. Uşak’a bu yıl ayçiçeği ekildi ve yüzde 42 oranında yağı var ve Trakya, Ukrayna ve Balkan ülkeleri gibi yağ oranı yok. Pahalı olduğu için kurtarıyor. 10 lira 10 TL 50 kuruş gibi bir fiyatı var. Bir yıl soğan çok para ediyor ve ertesi yıl rezil oluyor. Bunun tabi ki bir kontrollü veri tabanı yok.”

Editör: TE Bilişim