“Şehir Konuşmaları”nda İbrahim Ethem Karahan’ın sorularını cevaplayan Jeoloji Yüksek Mühendisi Ramazan Akgöz, burada su sorunu için bazı açıklamalar yaptı. Su sorununun çözümü için kentte ortak çalışmalar yapılması gerektiğini belirten Akgöz, “Nüfusu 300 bine yaklaşan bir şehrin suyunu kuyularla sağlamak pek mümkün değil. 2004 yılında devreye girmiş Küçükler Barajı 18 yıldır şehre hizmet etmiş zaten, neyi yapmalıydık, Küçükler Barajı’nın devreye girdiği günün ertesi günü bu şehir yeni bir baraja adım atmalıydı. Su sıkıntısında bir kişiyi, bir kurumu suçlamıyoruz, bir sorumlu varsa hepimiziz; sivil toplum örgütleri, siyasileri, kamu idarecileri. Mesut Apaydın döneminde gündeme gelen Dikendere Barajı projesi iki terfi istasyonu yapılması gerektiğinden geri planda kaldı. Şu an Banaz tarafında DSİ’nin Uşak’a içme suyu sağlamakla ilgili inşaatı devam eden çalışması var, bunu hızlandırmak gerekiyor” dedi.

UŞAK’IN SU SORUNUNUN SORUMLULULARINDAN BİRİ DSİ’DİR

“Artık şehir büyüdü ve su ihtiyacı da arttı. 20 yıl önce şehrin nüfusu 150 binken şimdi 300 bine geldi. Suyu tedarik etmek kolay değil. Devamlı çalışmak gerekiyor” diyen Akgöz, şöyle devam etti: “Belediye bunu başardı aslında. 2000 yılından sonra bir kuyu kazma durumu başladı. Belediye her yıl 8-10 kuyu kazmak zorundadır. Eskide kuyu kurumuştur ve her yıl ilave yapılmalı. Belediyenin artan nüfusla beraber kuyular açmak zorunda. Şehrin suyunu kuyularla sağlamak mümkün değil. Küçükler Barajının planlanması 1996’lı yıllara gelir ve Mesut Apaydın döneminde açılışı yapıldı. Bunun açılışı 2004 tarihindeydi. Çok büyük bir baraj mıydı? Evet o zamana göre büyüktü. O baraj kentin 50 yıllık suyunu karşılayacak diye bir öngörü yok. Her şey çok iyi gitse dahi doldurabileceğiniz su 12 milyon metreküptür. Bunun 6 milyon metreküpünü ova alır ve kalanını da Banaz alırdı ve kalan 3 küsur milyonluk rakam da Uşak’a kalırdı”.

Uşak'ın en değerli yeri olarak görülen Bölme ve Elmacık'ta arsası olanlar yandı! Beş para etmiyor! Uşak'ın en değerli yeri olarak görülen Bölme ve Elmacık'ta arsası olanlar yandı! Beş para etmiyor!

Kuyuların eskiye nazaran daha derin olduğunu ifade eden Akgöz, şöyle söyledi: “Uşak’ın kuyulardı vardı şehrin şebeke sistemine yakın yerde olurdu. Biz önceden 130 metre kuyu kazardık. Tekmen Tepe’de 200 metre kuyu açtık ve çok derin gelmişti. Bu kuyular Uşak’a artık çok küçük geliyor. Bir yere nereye baraj yapılacağına DSİ karar verir. Bu belediyenin işi değildir. Belediyenin görevi suyu ulaştırmaktır. Bir vadinin neresi kapanmalı gibi bir soruyu DSİ bilir. Barajı DSİ yapar ve bunu belediyeye devreder. 2004’te Küçükler Barajı hizmete girmiş ve neyi yapmalıydık, baraj kullanıma başlandığı gün yeni bir baraj daha yapılmalıydı. Burada bir sorumlu varsa, sorumluluk herkestedir. STK’lar, siyasetçiler ve akla gelen tüm kurumlar bunda sorumlu. Biz 2005’te yeni bir baraja başlasaydık, belki 2030’da açılışını yapacaktık. Küçükler Barajı ortadan kalmış değil. Hala rafa da kalkmış değil. Dikendere ile Uşak arasında bir kot farkı var ve bunun için bir terfi istasyonu lazımdı ve geri planda kaldı. Yapılabilir mi? Rafa kalkmadı, bunu biliyorum.”

Akgöz, “Biz pirinç yetiştirir gibi tarlaya su veriyoruz. Bu engellenebilir mi? Tabi engellenebilir. DSİ’nin böyle bir sulama izni yok. Bütün kuyular 167 sayıla kanuna bağlıdır ve bu kanunda DSİ ruhsat verirken damla sulama kaydıyla verir. Özellikle bu sanayiyle ilgili kullanımlarda, devletin kullandığı bir sayaç mecburiyeti var. Biz kanunda iyiyiz ama uygulamada sıkıntılıyız. Damlama sulama şartını koymuşuz ama kontrolünü yapamıyoruz. Sayaç şartı var, DSİ sanayiciye sayaç aldırıyor ve bu sayacı takacaksın diyor ve yerinde alan herkesi bilirim ama kullanan bir kişiyi bilmem. Kullanılmıyor. Kuyular çok noktada var mı var. Kayıtların düzenli tutulması lazım. Bu ilçeler için de geçerli. Bu kayıtları doğru tutarsak geleceğe yönelik planlamamızı daha doğru yaparız. Niye gelecek? Biz su fakiri bir ülkeyiz. Bakıyoruz her tarafta göl, baraj, dere ve deniz var. Kullanabileceğiniz su, toplam suyun yüzde 2’sidir. Şimdi tarımda insanlar tarım yapacaktır. Tarımda kullanılan su bizim suyun yüzde 75’ine tekabül eder. Vahşice kullanılan suyun önüne geçmeliyiz. Bir su kurulu oluşturulmalı ve burada tüm kurumlar yer almalı. Burada her şey DSİ’nin üzerine atılmamalı. Yağış ve kullanılan su miktarına göre bir planlama yapılacak.  Kişi başı su tüketimi artıyor. Tüm dünyada kullanılan su kullanımının bir indeksi var. 2015 kayıtlarına göre yıllık 450 milyar metreküplük bir rezerv var. Kayıplar ve buharlaşma sonrası 110 milyar metreküptür. Bu rakamların altına indiğinizde ciddi sıkıntılar var. Kişi başı bin 350 metreküp bir kullanım var. Daha sonra bu bin 100 metreküpe düşecek. 2050’den sonra bu daha da düşecek. Önlemleri şimdiden almalı, yarın çok geç olabilir” diye konuştu.  

Editör: TE Bilişim