Gündem

Uşak'taki komutanın ölüm döşeğindeki vasiyeti

Uşak'taki komutanın ölüm döşeğindeki vasiyeti

Abone Ol

Uşak Araştırmaları Derneği Başkanı Ömer Aşçı, Uşak'ta ölüm döşeğindeki bir komutanın yazdığı vasiyeti anlattı: İŞTE O YAZI:

2 Ekim 1921

Yunan Küçük Asya Ordusu Teğmeni Georgios Koundouros'un Uşak Kazasında ölüm döşeğinde iken 18 Ağustos 1921 günü yazdığı vasiyet; Girit Adası'nın Kandiye (Heraklion)şehrinin gazetelerinden Heraklion Gazetesi'nin 2 Ekim 1921 tarihli nüshasında N. Androulidakis tarafından yazılan "Üzücü Bir Görev; Bir İdeolojinin Ölümü" başlıklı makalede şöyle anlatılmaktadır;

Üzücü Bir Görev; Bir İdeolojinin Ölümü

Son Atina postasının benim için canlı ve üzgün bir sürprizi vardı. Bayan Marika Sgourou tarafından Teğmen G. Koundouros’un 'un vasiyetini almak üzere Serez şehrine gönderildim. Yaralı delikanlı, ağustosun 12'sinden 13'üne kadar hüzünlü bir şafağı acı yatağında kanıyla tattı. Sık sık söylediği şarkıyla, korkusuz eli ve kalbiyle ölümü bekleyerek sevindi. Yanmış Koundouros! Birkaç satırlık bu ölüm ilanında, siz ve onu tanımayanlar, bu yakışıklı genç adamın orijinal felsefesini, asi ruhunu, demirden inançlarını ve yumuşak ruhluyla tamamen teşhir edilen güçlü kalbi, güçlü gözlemi, insanlığın ilerlemesine olan sarsılmaz inancını kutluyoruz. Koundouros, bütünüyle ya da veya daha azıyla Pan-Rapano (Romano?) olmadan bir erkeğin veya kadının bireysel mutlu olamayacağını düşünüyordu. Onun dizginlenemeyen hayal gücü, geleceğin karanlığından sarsılmaz yasalar ve miğferlerle desteklenerek eşit ve adaletli bir dünya kurularak çıkmayı tasarlıyor. Bugünkü toplumu nefret ve rekabet dolu çirkin bir hayat içinde olduğunu görüyor. Ona göre toplum bu hedefe sevgi ve diyalogla ulaşacak. İnsanlık, tıpkı evrimin demir yasasına göre aristokrasinin ruhunu şiddet ve isyan için cezalandırdığı gibi ona ulaşacaktır. Bu tutkulu insanlığın ulaşmasını kimse engelleyemeyecek. Onun yolu, etrafına toplayacağı liberal unsurlar tarafından hızlandırılacaktır. Unutulmaz genç adam, sekiz yıllık entelektüel çabasını yaklaşık 2.500 sayfalık bir günlükte kapatmıştır. Bu günlüğü neden okunmaz bir şekilde yok etmek istediğini bilmiyorum. Şüphesiz yazdığı bu üzücü satırlardan çok duygulanacağız;

Vasiyetim

Özgür bireyselliğime ait hiçbir şeyi korumadan Hayatı arıtıyorum. Ben ölümden korkmuyorum. Ölüm, genelde doğal bir evrim için hiçbir önemi olmayan, er ya da geç insana gelen bir şeydir. Yunan savaşçısı değilim ne Müslüman idealine karşı Yunanlıların ne de Konstantin karşıtı Venizelos’un. Mücadelelerimde hep kadim adalet fikrine hizmet etmek istedim. Mücadelelerimde her zaman doğal olarak var olan ister desteklensin ister ona karşı savaşılsın evrimsel olarak zafer kazanmaya mahkûm adalet ve eşitlik fikrine hizmet etmeye çalıştım. Bölünmeler ve çatışmalar bu zavallı gezegende yok olacak ve ışık, bilim, birlik ve mutluluk galip gelecektir. İnsanlık ailesi ve onun üyesi olan bireylerden oluşan topluma bugün olduğu gibi rekabet değil dayanışma ruhu hâkim olacaktır. Her şey ve sevgi karşılıklıdır. Bu ideal dünyaya özgürlükle hızlanacak evrim ile ulaşacağız. Mümkün olduğu kadar liberal unsurlar olmak üzere her ilerleme yanlısı fikrin etrafında toplanarak…Bu şiddetli, devrimci yolu tercih ederim. Keşke eşyalarım yakınlarıma gönderilmese de keşke pişmanlık duysalar. Fotoğraf makinam son gecelerimde yanımda uyanık kalan Astsubay Konstantinos Bouzulas’a kalsın. Geri kalan mallarımdan ölüm yolunda beni takip eden askerim Manolis Ximerakis yararlansın; Hemşire Çavuş Bouzoulas Constantinos vasiyetimin bir kopyasını arkadaşlarıma göndermeyi taahhüt ediyor. Serez'den Dida Marika aracılığıyla Sgourou’ya, doktor aracılığıyla Resmo’daki Nikon Androulidaki ve Vassili Kalaitza’ya, Atina’daki Kalliroin Gavalaki’ye, Orfanoudaki ve Kastrina’da ki Ordunun 49. Alayı’na gönderecek. Ordu mensubu Pamino Zibrakakin Peran Callirroi Gavalaki, ölüm haberimi aileme uygun bir şekilde duyuracak, aniden gitmesin. Uşak'a defin törenime ve gömüldüğüm topraklara gelemedikleri için üzüleceklerdir. Girit'te bulunan 2482 sayfalık günlüğüm okunamaz hale getirilmeli. Yanıma çağırdığım doktorlarım yukarıdaki son dileklerimi alıyorlar.

12-18 Ağustos 1921, Uşak sabah saatleri

Teğmen Koundouros G.

Parlak pallinari(?), 7 Eylül akşamı son nefesini verdi.

N. Androulidakis 

YAZAN: ÖMER AŞÇI