ADD Uşak Şubesi Lise Kolları İl Başkanı Engincan Öztürk, Bursa Nutku’nun Ulu Önder Atatürk tarafından okunuşunun 79 Yıldönümü nedeniyle yaptığı açıklamada, “Görevini Bursa Nutku’ndan alan Atatürk Gençliği olarak, AKP Hükümeti’nin ülkeyi bölmesine ve kaosa sürüklemesine izin vermeyeceklerini” açıkladı.
ADD Uşak Şubesi Lise Kolları Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 79 yıl önce Bursa’ya giderek okuduğu Bursa Nutku ile ilgili bir basın açıklaması yaptı. Atatürk Anıtı önünde yaklaşık 30 ADD tarafından düzenlenen basın açıklamasına, ADD Uşak Şube Başkanı Arif Güvenir ve Eğitim Sen Uşak Şube Başkanı Burak Yavaş da katıldı.
Basın açıklamasını okuyan ADD Uşak Şubesi Lise Kolları İl Başkanı Engincan Öztürk, “Öncelikle 7 Haziran seçimlerinden bu yana süregelen terör olaylarından dolayı büyük üzüntü duyduğumuzu belirmek isterim. Toprak bütünlüğümüzü bozmak isteyen bölücü terör örgütü PKK mevcut hükümetin vermiş olduğu tavizler sayesinde bu kadar palazlanmıştır. Bunu sonucunda yüzlerce vatan evladı şehit düşüyor, doğadaki masum halkımız zumla maruz kalıyor. Yaklaşık 14 senedir iktidar partisi olan AKP Hükümeti kendi çıkarları için ülkeyi kaos ortamına sürüklemeye devam ediyor. Biz görevini Bura Nutku’ndan alan Atatürk Gençliği olarak bunlara izin vermeyeceğiz. Emperyalizm ve yerli işbirlikçilerine karşı tam bağımsız ve gerçekten demokratik Türkiye’yi yeniden kurmak için her alanda mücadeleye devam edeceğiz” dedi.
Basın açıklamasına katılan gençler hep bir ağızdan Atatürk’ün Bursa Nutku’nu okuduktan sonra dağıldı.
“Bundan 79 yıl önce Şubat Bursa Ulucami`de toplanan 100 kadar irticacı, camilerde Türkçe ezan okunmasına karşı bir ayaklanma girişiminde bulunur. Ayaklanma girişimi kısa sürede bastırılır. Olayı duyan Atatürk Bursa`ya gider. Çekirge yolu üzerinde bulunan bir köşkte akşam yemeğinin yendiği sırada bir kişi Atatürk’e ayaklanma girişimiyle ilgili olarak şöyle diyecek olur: "Bursa gençliği olayı hemen bastıracaktı, fakat zabıta ve adliyeye olan güveninden ötürü..."
Atatürk, konuşmakta olan kişinin sözünü keser ve aşağıdaki konuşmayı yapar: Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır. Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, "Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir" diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, "demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek" Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, "ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir."
