ŞAŞTIM AŞI VE HIRSIZ AŞI’NIN ÖYKÜSÜ

Uşak Aşçılar ve Lokantacılar Esnaf Odası, Uşak Belediyesi’nin katkılarıyla 10 Mayıs tarihinde sadece kadınların katılacağı yöresel bir yemek yarışması düzenliyor.  Yarışmaya sadece kadınlar istedikleri yemek türü ile katılacak. Ama ben hanımlara buradan bir tüyo vereyim. Yöresel uşak yemekleri ile  bu yarışmaya katılan kadınların şansı daha fazla. Juri Başkanı ve Oda Başkanı Şeref Parlas Usta öyle diyor. Bu yarışma bahane oldu. Ben de iki Uşak’ın yöresel yemeğinin öyküsünü yazmaya karar verdim.

                                                                     SALİH KILINÇ (ARAŞTIRMA HABER)

Neyse, konu Uşak yemekleri olunca Şeref Usta ile Uşak yemekleri konusunda hararetli bir sohbete koyulduk. Uşak yemeklerini saymaya başladık. İnanın Uşak mutfağının bu kadar zengin  olduğunu bilmezdim. Bakın Uşak’ımızın ne yemekleri varmış? Haydi gelin birlikte sayalım:

Çorbalar: Tabi ki en başta Uşak’a özel Tarhana Çorbası (Yaş hamurdan, kurutulmuş tozundan), Düğün Çorbası, Pirinç Çorbası, Un Çorbası, Ekmek Çorbası, Yoğurt Çorbası, Mercimek Çorbası.

Et Yemekleri: Cerpleme Et Yemeği, Hırsız Kebabı, Çömlek Kebabı, Ebem Köftesi (Ulubey), Papara (Tirit Aşı), Kuzu Kavurma,  Bumbar Dolması, Ciğer Bulgurlaması,

Sebze ve Tahıl Yemekleri: Şaştım Aşı, Alacadene (Mercimek Yemeği), Keşkek, Bamya, Karnı kara (Kara sıyırma ya da börülce), Kedi Aşı, Çingene Böreği. Erişte Pilavı, Peksimet, Kıvrım, Yumurta Sızdırma

Hamur İşleri: Döndürme (Ulubey), Bükme (Kabaklı, ıspanaklı, peynirli, ısırgan, ebe gümeci ve  aklına gelen  bin bir ottan yapılanı), Muska,

Tatlılar: Demir Tatlısı (Ulubey), İrmik Helvası, Un Helvası, Kadayıf Sarması, Pelte Tatlısı, Saraylı tatlısı, Haşhaşlı Baklava.

Şeref usta ile karşılıklı bir çırpıda Uşak’a özgü 37 yemek çeşidini sayıverdik.  Demek ki, Uşak mutfağı da hiç de yabana atılmayacak kadar zenginmiş. Kim bilir aklımıza gelemeyen daha kaç yemek türü vardır?

Uşak’ın yemek faslı nereden çıktı? Diyecek olursanız, Uşak Aşçılar ve Lokantacılar Esnaf Odası 10 Mayıs’ta, “Yöresel yemek yarışması” düzenliyor ya muhabbet oradan açıldı. (Bu arada unutmadan son başvuru tarihinin 8 Mayıs olduğunu hatırlatayım)

Adımız Uşak olduğundan mıdır nedir? Biz Uşaklılar, Uşak’ın kıymetini bilmediğimiz için kendi mutfağımızda ne olduğunu bile bilmeyiz. Dağımızı bilmeyiz. Tarihimizi bilmeyiz. Doğal güzelliklerimizi bilmeyiz. Eski komünist demir perde ülkeleri gibi kendimiz çalar kendimiz söyleriz. (Hoş, eskiden Uşak’ın adı “Küçük Moskova” ydı ya) Mesela, bu yemek yarışmasına ünlü aşçıları ve şefleri çağırsak olmaz mı? Uşak, adını şöyle ülke gündemine taşısak olmaz mı?

Neyse bu yemeklerin ve isimlerinin ilginç öyküleri vardır.  Bu yazının mevzusu bu hikayelerdir. Şeref Ustamızın o tatlı anlatımıyla, Uşak yemeklerinin öyküsünü anlatmaya başlayalım.

ŞAŞTIM AŞI

O yıllarda Uşak ilçedir. Uşak ilçesine genç, dinamik ve halkına önem veren bir kaymakam atanır. Genç Kaymakam bir köyü denetlemeye ve orada yaşayan insanlarla tanışmaya gider. O zaman ulaşım araçları olmadığından at sırtında bütün gün dolaşır. Köyde işi bitmiştir. Ancak, akşam olmuş Kaymakam Bey ve maiyetinin karnı acıkmıştır. Nerede yemek yiyeceklerini bilemezler. Genç kaymakam, “Atımızı sürelim. At hangi kapıda durursa orada Tanrı misafiri olalım” der.

At, çok eski yıkılmak üzere olan tek katlı eski bir evin önünde durur. Kaymakam Bey kapıyı çalar, Kapıyı nur yüzlü beli bükülmüş yaşlı bir kadıncağız açar ve Tanrı misafirlerini içeri buyur eder.

Genç Kaymakam: - Anacağım ben Uşak’ın yeni kaymakamıyım. Köyünüze geldim karnımız aç. Sana Tanrı misafiri olduk. Allah ne verdiyse karnımızı doyur” der.

Uşak'taki İmam Hatip Mezunları: Hanemize tecavüz edilmiştir! Uşak'taki İmam Hatip Mezunları: Hanemize tecavüz edilmiştir!

İhtiyar Kadın: - Ne demek Kaymakam Bey oğlum? Sen beş dakika soluklan. O zaman yemek hazır olur” diyerek yemek hazırlamaya koyulur.

Der demesine de elinde ne var ki neyi hazırlayacak? Ama o bir Anadolu kadınıdır. Adı bile Ana- dolu. Tanrı misafirini aç gönderecek değil a. Evde kalan, birkaç domates, patates, biber, kabak hepsini doğrayıp, komşudan ödünç aldığı tere yağı ile ocakta kavurur.

Kaymakam Bey ve maiyeti bu yemeği yemeye doyamaz. Neredeyse parmaklarını yiyecekler. Kaymakam Bey dayanamaz sorar:

-Anacığım eline sağlık. Ne güzel yemek yapmışsın. Bu yemeğin adı ne? Gidince eşime söyleyeyim. O da aynısını yapsın,

- Bu yemeğin adı, “Şaştım Aşı” Kaymakam Bey Oğlum

- Allah Allah hiç böyle bir yemek adı duymamıştım” diyen Kaymakam Bey hayretini gizleyemez.

Yılların kocalttığı Anadolu’nun direği yaşlı kadıncağız;

 - Ey! Dert görmeyesice, Daha büyük mevkiler gelip halkın derdine ilaç olasıca Aslan Kaymakam Oğlum. Sen kapıyı açıp, ‘karnım aç’ deyince elim ayağıma dolaştı. Evde de bir şey yoktu. Ne yapayım, ne yapayım? Derken, gözüme bir köşede kalan, bir domates, iki patates, bir kabak, bir patlıcan iki biber elime geçince şaşkınlıkla onarlı kavurup önünüze sundum. Onun için ilk defa yaptığım bu yemeğe de “şaştım Aşı” adını verdim” demiş.

Muhtemelen bir Uşaklı etrafından icat edilen son şey bana kalırsa bu, “Şaştım Aşı” dır.

HIRSIZ AŞI

Türk Edebiyatının en usta şairlerinden merhum Cahit Külebi’nin, çok sevdiğim bir şiiri vardır. “Hikaye” şiirin bir kıtasında şöyle der:

 Benim doğduğum köyleri

Akşamları eşkıyalar basardı.

Ben bu yüzden yalnızlığı hiç sevmem

Konuş biraz!

İşte eşkıyaların şehir bastığı dönemlerde icat edilmiş bir yemek türüdür, “Hırsız Aşı” Eşkıyalar Ulubey yöresinde bir evi basarak;

-Biz, şimdi soyguna gidiyoruz. Akşama yemeği burada yiyeceğiz. Bize güzel bir yemek yapmazsanız ölümlerden ölüm beğenin” şeklinde tehdit eder.

Ev sahipleri korkusundan ne yapacaklarını şaşırır. Hemen bir koyun keserler. Domates, biber ve soğan ile çömleğe döşerler ve ağır ağır pişmeye bırakırlar. Eşkıyalar akşam geldiğinde yemek tam ağzınıza layık pamuk gibi pişmiştir. İşte çömlekte ilk kez yapılan bu yemeğe o gündür bugündür, “Hırsız Aşı” adı verilir.

Uşak yemeklerini karşılıklı sayarken, Şeref Usta’nın Hırsız Aşı’ndan sonra, “Çömlek Kebabı” nı saymasına itiraz ediyor ve hırsız kebabı ve çömlek kebabının aynı olduğunu savunuyorum.

Şeref Usta; “Değil” diyor. Hırsız Kebabı kemikli etten, çömlek kebabı kemiksiz etten yapılırmış. Aradaki fark buymuş. Demek ki o zamanın hırsızı eşkıyası da götürürken eti ve kemiği ile götürüyormuş. Günümüzde de değişen bir şey yok.

Ey Uşaklı Kadınlar!

Bu yarışmaya Uşak yemekleri ile katılın. Dereceye girmeniz garanti. Şaştım Aşını o nur yüzlü ninem kadar lezzetli yapabilecek misiniz? Hırsız Aşı’nı yapmayacaksınız eve iki eşkıya göndereyim. Bak o zaman ne kadar lezzetli yapacaksınız.

Unutmayın son katılım tarihi 8 Mayıs Cuma. Yemekleri tatmaya gelip buradan puan vereceğim. Ona göre karışmam.

 

Editör: TE Bilişim