ARAŞTIRMACI-YAZAR:ABDURRAHMAN KARADAĞ                                                                                       

                     KARLIK KÖYÜ VE MISDİLİ EFE OLAYI

KARLIK KÖYÜ:Uşak'ın 19 km doğusunda;merkez Çarık Köyü ile Orta Köy'ün ortasından geçen Uluyol Köyün altından geçer.Köyün alt yanı"Karlık Çamı"denilen mevkiidir.Burada Yunan işgalinden evvelki zamanlarda devasa iki üç asırlık çam ağaçları ile kaplıydı.Buradan Dumlupınar Şehitliği'ne kadar,akdeniz ikliminden karasal iklime geçiş kuşağıdır.Çarık Köyü'nü geçince,Karlık Çamı'nın 3 km güneybatısında gavur(cavır)çeşmesi vardır.Bu çeşme Romalılar zamanından kalmadır.İzmir,Ankara asfaltının genişleme çalışmalarının yapılışına yakın tarihlerde kaldırılmıştır.Asırlarca Karlık Çamı ve bu çeşme çevresinde kervanlar konaklıyor,yörük obaları gidiş ve dönüşlerde Karlık Çamı'nda konaklayıp,bu tarihi çeşmeden su ihtiyaçlarını karşılıyorlardı.

ESKİ TARİHLERDE ÇOK KAR YAĞIYORDU

Eski tarihlerde yağan karlar,Murat Dağlarına kadar dev çam ormanlarının altında kristalleşerek ,mayıs ve hazirana kadar erimeden kendini muhafaza ediyordu.Karlık Köyü ve çamlığının olduğu alanlarda asırlık dev çam ağaçlarının altına büyük kar depoları yapılarak;üstleri çam kabuğu,çam dallarından kesilen iğne yapraklı kesimleri ile üzerleri örtülerek korunuyordu.Yaz aylarının en sıcak günlerinde,başta Uşak havalisi olmak üzere;Kula,Eşme,Ulubey,İnay'a kadar olan kırsal bölgelerdeki tarım alanlarında çalışan ırgat köylülerin yazın boğucu sıcaklarında,vazgeçilmezi oluyordu.Kalın ketenden yapılmış sıcak geçirmez örtü ve çuvallar içinde çifte at koşulan arabalar katır.deve.eşek sırtında pazarlara kar satan onlarca yüzlerce karcıların filoları vardı.Biraz mübalağalı anlaşılabilir lakin bu karcılık Lidyalılardan beri çok önemli bir sektördü.

BU KAR DEPOLARINDAN DOLAYI BU MUHİTE KARLIK ALANI DENİYORDU

Bu ormanlık kısım kutsanarak ağaçlar kesilmeyip korunuyordu.Kutsal günlerde mum yakılarak,kurban kesiliyordu.Köyün olduğu yerlerde bir kaç yörük tarafından yapılmış damlar vardı.Mesire alanının olduğu yerlerde kaynayan pınarlar olduğu rivayet edilmektedir.Mezarlık alanının çevresinin batı kesiminde kullanılmayan kuyular halen durmaktadır.Mezarlığın alt ucunda Yahya Dede Türbesi vardır.Türbe ve tabelası yakın tarihlerde yapılmıştır.

KARLIK KÖYÜNÜN ARAZİLERİ

Karlık Köyü'nün arazileri güneyde Kırka ve Kabaklar Köyü arazileri ile karışır.Geçmişte bu arazilerin üzerinde bir çok çiftlikler var iken Tanzimat İlanından sonra bu çiftlikler dağılarak çevredeki köylere taksim olmuşlardır.Köye parakende gelen aileler yerleştikleri alana ev yapıp kuyu kazmışlardır.Bazı varlıklı aileler kendi namına oda da yaptırmışlardır.Halen köyde çalışan bir tane Koca Halil odası vardır.(Hamzeli Süleyman'ın dedesi,Şükrü Uğur'un dedesinin babasının adıdır.Şükrü Uğur 1928 Doğumlu)Köy odası Yunan zamanından hatta daha önceki zamanlardan kalmadır.Duvarında yakın tarihe kadar kan lekesi bir ibret vesikası gibi duruyordu.Sahi ne idi bu kan lekesi?Ne olmuştu da odanın duvarı kanla boyanmıştı?Sahi bir de köyün ortasında Boklunun kuyusu vardı.Neden o kuyunun ağzı işgal günlerinden beri kapalı idi?

YUNAN İŞGALİNDE KARLIK KÖYÜ

Yunanlılar işgal ettikleri köyün evlerine asker yerleştiriyorlardı.İki göz evi olanın bir gözünü askerlerine ayırıyorlardı.Köyün alt tarafına karakol kurdular.Cephane ve lojistik destek Nohut Ova istasyonuna geliyor,oradan karakollardaki birliklere,köylerden topladıkları köylülere angarya usülü taşıttırıyorlardı.İtiraz edenleri hemen öldürüyorlardı.Köye giriş ve çıkışlar izine tabiiydi.Komşudan komşuya ziyaretler vesika ile yapılıyordu.Çarık Köyü ve Ortaköy arası tel örgüye alınıp;pazara ve komşu köylere gidiş gelişler çok sıkı denetim altında yapılıyordu.İşgalcilerin köyde mutfakları vardı.Her gün köylünün ahırından,damından en semiz hayvanını sorgusuz izinsiz alıp götürerek kesiyorlardı.O kesim işi nasıl bir kesimdi?Bizim kestiğimiz gibi hayvan yatırılarak kesilmiyordu.Hayvanı bir ağaca bağlayıp,arka ayaklarına da bağ atarak,ortadan büyük bir satırla vurup hayvanı ikiye ayırıyorlardı.

YUNAN GELİRKEN OSMANLIDAN BIKAN HALK,YUNAN GELİRSE ZULÜM BİTECEK SANIYORDU

Yunan Uşak'a ayak basmadan Yunan gelecek diye halk haberdar ediliyordu.Osmanlının zulmünden bunalan ahali;"gelsin Yunan,gelsin Yunan"diye karşılık vererek;"Yunan gelirse,Osmanlı gibi elimizden hasadımızı almaz,eşek damına hapsedip,zulüm etmez"diyorlardı.Yunanın gelişinde halk,bazı ufak grupların dışında tepki vermemişti.Ancak Yunan gelip,zulüm etmeye başlayınca,yağmurdan kaçarken doluya tutulduklarının farkına vararak,Kuvay-ı Milliye'ye yöneldiler.

KARLIK KÖYÜNDE SÜLEK YUNANLILARCA ÖLDÜRÜLÜYOR

Karlık Köyü'nde,Avaşların Ömer'in üç oğlundan ortancısı Süleyman (Sülek)köy odasında komşularından bir kaç kişi ile oturarak sohbet ederlerken,Nohut Ovası tren istasyonuna gelen trendeki cephane ve lojistik malzemelerin,indirilerek,angarya usülü taşınması için köyden yedi sekiz kişilik bir grub götürmeye gelen bir onbaşı dört palikarya"derhal yedi sekiz kişi angaryaya gidiyorsunuz"diye yüksekten emir verince tartışma başlamış,Sülek elinin tersiyle Yunanlı onbaşıya karşı gelince,odanın içinden aşağıya kadar kavga sürmüş,Yunanlı onbaşı namluyu Sülek'in göğsüne yöneltmiş ve ateşlemiştir.Göğsünü delik deşik eden kurşunların açtığı deliklerden sıçrayan kan,duvarda kıpkırmızı büyük bir leke bırakmıştır.Göğsü kalbura çevrilen Süleyman(Sülek)ayakta duramadığı için duvara dayanarak son nefesini vermiştir.

KARDEŞİNİN ÖLDÜRÜLDÜĞÜNDE MISDİLİ,GÜRLEK KÖYÜNÜN DEĞİRMENLERİNDE ÇALIŞIYORDU

Gürlek Köyü'nde,Avaşların değirmenleri vardı.Mısdili orada çalışıyordu.Tez haber gönderdiler,kara haber Mısdili(Mustafa'ya)ulaştığında Mısdili çılgına dönmüş vaziyette bir ata binerek köye ulaştı ve kardeşinin kanlı cesedi ile karşılaşınca üzerine kapanarak,gözlerinden kanlı yaşlar akarak yas ediyordu.Çevre köylere haber salındı,Yunan karakolu katılımı engelledi.Ancak Sülek'in Kalfadaki kayınpederi ve akrabaları ile Mısdili'nin Çarıkköydeki kayınpederi ile yakınları geldiler.Cenazesi büyük bir kalabalıkla defnedildi.Bu cinayetle birlikte Uşak havalisinde,Yunanlılara karşı büyük bir nefret oluştu.

MISDİLİ İNTİKAM YEMİNİ EDİP,YUNANLILARI KANDIRARAK,YUNANCI GÖRÜNÜYORDU

Mısdili intikam ateşi ile yanıyordu.Ancak çok zeki bir insan olduğu için yakınlarına ve çevresine zarar gelmesini istemiyordu.Yanlış bir harakati çok pahalıya mal olabilirdi.Yunanlı komutan çağırdığında babası ve bir kaç yakını ile komutanın yanına gitmeden,onların rolünü iyi öğrenip,komutanı kandıracaklardı.Komutan iyi karşılayıp,taziyede bulunup,"böyle yanlışlıklar olmasın" dedi.Avaş Ömer"komutan acımız büyük,oğlum bir yanlışlık yapmıştır.Bundan sonra böyle bir şey olmayacak,söz veriyorum"dedikten sonra;"oğlum Mısdili ve bizler sizlere güveniyoruz,dostluğumuz devam etsin istiyoruz"dedi.Mısdili de "evet öyel komutan.biz Osmanlıdan çok çektik,siz buraya gelince çok sevinip,sizin adaletinize sığındık,siz bizleri zorla angaryada çalıştırmak istediğiniz için bu tepki doğal olarak olmuştur.Bugünden sonra bizler yanlış bir şey yapmıyacağımıza söz veriyoruz.Siz de bizlerin yapamıyacağımız işleri zorla yaptırmaya,eşlerimizin yanında bizi küçük düşürecek muameleye tabi tutarak,tartaklamaya,dövmeye,evlerimizde izinsiz silah arama bahanesi ile girerek her tarafına bakmaya,karılarımıza,kızlarımıza laf atarak sataşmaya,malımıza mülkümüze el koymaya,hayvanlarımızı.ürünlerimizi zorla gasp ederek götürmelere bir son veriniz.O zaman biz size her konuda yardımcı oluruz,oğlum Mısdili başta olmak üzere arkadaşlarını hizmetinize,emrinize veriyorum."diyerek sözlerini bitirdi.Yunanlı komutan kafa sallayıp tamam dedi.Artık Mısdili'nin aradığı fırsat doğmuştu."Bize silah ve cephane veriniz komutan,etrafta Kemalci çeteler var"dedi.Komutan yine kafa sallayarak tamam dedi.Mısdili'ye en az on kişili bir müfrezeyi donatacak kadar silah ve mühimmat verildi.Tokalaşarak karargahtan ayrıldıklarında akşam vakti idi.Köyün içi ile çevresinde köylüler sürülerini suluyordu.Kimilerinin elinde bakraç,kova olduğu halde koyun ve keçilerini,ineklerini sağıyorlardı.Telaşlıydılar,karanlık olmadan sağım işini bitirmek istiyorlardı.Yaşlı güçten düşmüş insanlar da dam üstlerinde yurğutaşlarının üzerine oturmuşlar,hüzünlü hüzünlü bakıyorlardı.

Boklunun kuyusunun suları çok serin ve tatlıydı.Bir çok kimse içme suyunu buradan temin ederdi.Onlarca sürü burada sulanır,yine de suyu eksilmezdi.Akşam karanlığı iyice çökünce herkez evlerine çekilip koca kapılarını kilitliyordu.Sokaklarda köpekler hariç kimse kalmıyordu.

PAZARA GİDİP GELİRKEN

Bütün çevre köyler başka yol olmadığı için Çarıkköy ve Ortaköy arasından geçen eski Uluyoldan geçerken tel örgü olduğu için işgalci Yunan askerlerince sıkı yoklamadan geçirilirler,kadın erkek demeden koyunlarına,koltuklarına,çamaşırlarının içine kadar bakarlardı.Tepki vereni çok fena döverlerdi.Sülek'in öldürülme olayından sonra komutanın emri ile artık Karlıklılar yoklanmadan "Siz Mısdili'nin köylüsümüsünüz"diye sorup köylülerden evet cevabını alınca hemen geçirirlerdi.Komşu köyler bunu kıskanarak kin ederlerdi.Gerçeği bilmedikleri için böyle düşünüyorlardı.Bilmiyorlardı ki artık bugünden sonra böyle yoklamaların olmayacağını,uluorta köy sokaklarında askerlerin dolaşmayacağını,ahırlardan hayvanların zorla gasp edilmeyeceğini,kadınların tarlalara çalışmaya giderken önleri kesilip taciz edilmeyeceğini....Gerçekten de eskisine göre halka yapılan baskılar biraz nefes alacak şekilde gevşetilmişti.

YUNANLILAR MISDİLİ'Yİ ARYIK KENDİLERİNDEN BİLİYORLARDI

Bu zor günlerde Karlık köyünün ayanı Salim Mülayim'dir.Yunanlı komutanın ondan en çok talebi,salyangoz ve nefis Göğem şarapları idi.Komutan her akşam yağsız keçi eti,yayla peyniri,salyangoz,karpuz,dombay yoğurtlu zengin meze dolu sofrasında,iki tane de güzel kadın olurdu.(Faytonla Uşaklı yerli Rumlar getirirlerdi.)Her gün akşam yer içer ve eğlenirlerdi.Ayan Salim Mülayim ciddi ve cesur bir adamdı.

Yunanlılar domuz etini mutfaklarından hiç eksik etmezlerdi.Kızıl Hisar Köyünü üst taraflarındaki derelerde  yaban domuzu olurdu.Üç asker av için görevlendirilip,gönderilmişti.Askerler dönmedikleri gibi çok aranmalarına rağmen bulunamayacaklardı.Daha sonra Yörüklerin kadınlarına sarkıntılık ettikleri ve balta ile doğranıp köpeklere yedirildikleri öğrenildi.Köyün çevresinde dolaşan Yunan askerlerinden bir daha haber alınamıyordu.

BOKLUNUN KUYUSU ARTIK NEDEN KAPALIYDI?

O günlerden sonra Boklunun kuyusu hep kapalı kalacaktı.İşgalci Yunanlılar bile hiç akıl edememişlerdi.Sahi neden?Aklı başındaki Karlıklılara Yunancı Mısdili sorulduğu zaman verilen cevap;"Köyün içinde Boklunun kuyusu vardır.Ağzı kapaklıdır,neden kapaklıdır?"olmuştur.Avaş oğlu Ömeréin ortanca oğlu Sülek,Yunanlı onbaşı tarafından öldürülünce,Yunanlılar bunun bedelini çok ağır ödediler.

YUNANDAN SONRA MISDİLİ (AYINGACILIK)TÜTÜN SATIYORDU

Büyük taarruzla birlikte işgalden Yunanlılar temizlendikten sonra,Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte,yaralar sarılmaya,yakılan yıkılan ocaklar tekar kurularak tütmeye başlayacaktır.Murat Dağı çevre köyleri, ahalisini iyi tanıyor,kendisine güveniyordu.Bazı köylerden gelen satıcıları köyün dışına çıkınca soyup gönderiyorlardı.Mısdili bir çok tanıdıklarına ödünç veriyordu.Toplayacak çok parası vardı.Çevresindekiler uyardılar;odalara gelen satıcıları (atımcı,yorgancı,çerçi,kalaycı)bir kılıf hazırlayıp;soyup soğana çevirdikten sonra sopa atarak,köyden kovalıyorlardı.

MISDİLİ ALACAĞINI TAHSİL EDEMİYOR,BORÇLULARI İLE TARTIŞIYOR

Bir gün borcunu ödemeyen bir kaç kişi ile tartıştı.Bu kişilere işgal günlerinde çok yardım etmiş,değirmeninden un verip,aç kalmalarını önlemişti.Yunanlı palikaryalar yayla ve orman köylerinden bir çok kadın kız kaçırılıp dağa kaldırılıyorlardı.Mısdili bir çoğunu Yunanlıların elinden alıp ailelerine teslim etmişti.Yörük Akbıyıkoğlu ile Mısdili bir çok köyü açlıktan kurtarmışlardı.Mısdili çuval çuval un ,Akbyıkoğlu 300 ineğini aç köylülere dağıtmıştı.

MISDİLİ ALTINTAŞ SARACIK KÖYÜNDE ÖLDÜRÜLDÜ

Mısdili alacaklarında ısrarlı idi.Tekrar gittiğinde ona komplo kurmuşlardı.Öldürüleceğini anlayınca kaçarak kurtulmaya çalıştı.Ancak katilleri onu yakalayıp öldürdüler.Gerekçeleri alacak verecek meselesi değil;Yunancı olduğu içindi.Bu tür olaylar o çevrede ne ilk ne de sondu.Mısdili hak etmediği bir şekilde öldürülmüştü.Yüzlerce masum insanı kurtarmıştı.Köyünde bir çok kadın,kız onun sayesinde tecavüz edilmekten kurtulmuştu.Köyünü yakılmaktan kurtarmıştı.Ülkesine ve milletine karşı yanlışı olmamıştı.

OVACIK KÖYÜ AYANI GIDİRO AĞLIYORDU

Yunan işgali günlerinin en buhranlı dönemiydi.Ovacık Köyünde köyün erkekleri iş bitiminde,aylak oldukları zamanlarda mahalle odalarında biraraya gelerek ,sohbet ederlerdi.

Ayan Gıdiro idi ve ağlıyordu.Gelenler niçin ağladığını sordular.O da;"Ben ağlamayayım da kim ağlasın?diyerek "Yunanlılar haber göndermişler içki alemi yapacaklarmış,ziyafet sofrası hazırlamamızı,oynatacak kadın bulmamızı istiyorlarmış,biz bunu nasıl yaparız?Köyün namusundan ben sorumluyum.Bunu yaptığım takdirde en büyük alçaklığı yapmış olurum.."dedi.

Gelenler çevre köylerdendi.Şaşkın şaşkın bakıyorlar."Ne olacak böyle halimiz "diyorlardı.İçlerinden birisi;"Mısdili ,kardeşi vurulduktan sonra Üzeyir Yaylasına çıktığını söylüyorlar"dedi.Gıdiro:"Benim aile dostumdur lakin Yunancı olduğu söyleniyor,buna içerliyorum"diyerek ellerini yukarıya kaldırarak"yine de dua ediyorum,gelirse inşallah faydası olur"dedi ve ellerini indirdi.

MISDİLİ ATI İLE ÇEÇE KÖYÜNDEN GELDİ

Mısdili kardeşi öldürüldükten sonra Üzeyir Yaylasına çıkarak,yalnız başına görünüşte Yunanlılara çalışıyor gibi görünerek ıssız yerlerde rastladığı Yunan palikaryalarını kuş gibi avlıyordu.Dostu Gıdiro'nun ağlamaktan gözlerine kan indiği bir sırada Çeçe Köyünden atı ile çıkıp geldi.Gıdiro sevinçle dualarım kabul oldu diyordu.Kucaklaştılar.İkisi de aynı şeyi söylüyorlardı."Bu alçak ve namussuzlar buradan defolup  gitmediği sürece,bize yaşamak haramdır."Gıdiro;"Haber göndermişler,içki alemi yapacaklarmış,sofra hazırlansın,kadın ve mezesi bol olsun demişler"diye ağlamaya başlamış.Mısdili;"Ağa sen otuz kişi geleceklerse ,on beş tavuk kesip,odaya koy,gerisini sen bana bırak."demiş.Gerçekten otuz kişilik bir grup çıkageldi.Başlarında bir astsubay vardı.Komutan Mısdili'yi görünce "herşey hazır mı?"diye sordu.

Mısdili;"Onbeş kesilmiş tavuk hazır,mezenizi,içkinizi siz temin edeceksiniz,dışarıya çıkmayacaksınız,çıkan vurulur diye net konuşunca;komutan afallayıp;"tamam tamam Mısdili "dedi.Mısdili;"bunlar benim yakınlarımdır,sakın ha yanlış yapmayın"diye sıkıca tembihledi.

O GÜN MISDİLİ OVACIK KÖYÜNDE ÇOK BÜYÜK İŞ YAPMIŞTI

Bir çok kadını,kızı tecavüzden,bir çoklarını da ölümden kurtarmıştı.O günden sonra Yunanlı askerler Ovacık Köyünü rahatsız edici bir harekette bulunmamışlardır. Murat Dağı Yayla Köylerinde palikaryalar gruplar halinde köylere giderek,içki sofraları kurdurup,vur patlasın çal oynasın eğleniyorlardı.Bir çok ırza,namusa sarkıntılık haberleri geliyordu.Mısdili,kardeşi öldürüldükten sonra,öldürdüğü Yunan askerlerini kuyuya atarak,üzerini kapatıp,Üzeyir Yaylasına çıkmıştır.

Uşak otogarında şehiriçi servisler bir türlü konmadı! Vatandaş gece eve giderken korkuyor! Uşak otogarında şehiriçi servisler bir türlü konmadı! Vatandaş gece eve giderken korkuyor!

Savunmasız,silahsız,aç,çıplak,zavallı köylülerin,o kara günlerde hızır gibi kurtarıcısı olmuştur.Hep yalnız dolaşır,işlerini dikkatlice,düşmanlarına sezdirmeden hallerderdi.

Kaynak kişiler:Şükrü Uğur-1928 Doğumlu-Eski muhtar halen sağdır.Oğlu Fevzi Uğur (merhum)

Ali Özadam,17 yıl muhtarlık yapan,Adil Özadam'ın oğlu-75 yaşında

NOT:Yunanlıların öldürdüğü Süleyman'ın oğlu bebekti.Uşak Şeker Fabrikasında bandocu idi.Adı Ahmet'tir.Kalfa'da lakapları Yavaşlardır.

Mısdili en büyük olup;Çarık Köyünden evli idi.Küçük kardeş,Ceran Mehmet Ortaköyden evli idi.Oğlu Alaaddin Kemal Mahallesinde oturmuş merhum kişidir.

Editör: TE Bilişim