Bir dönem Alaşehir’de Cumhuriyet Başsavcılığı görevi yapan CHP eski Milletvekili İlhan Cihaner, altın madeni şirketlerinin doğayı nasıl yok ettiklerine dair yaptığı açıklamada, Uşak’ın Eşme ve Ulubey ilçesinde faaliyet gösteren Kışladağ altın madeniyle ilgili olarak, “O dönemde üzümlerin dallarında çürüyerek kuruduğuna dair durumlar ortaya çıktı. Sonra öğrendik ki orada bir patlama oluyor ve yağmura sirayet ediyor. Bunun bilimsel olarak mümkün olmadığı da ifade edildi” dedi.
Halk TV’de Şule Aydın’ın ve bir grup gazetecinin hazırlayıp sunduğu Kayda Geçsin isimli programa konuk olan İlhan Cihaner, altın madeni şirketlerinin lobi faaliyetleriyle siyasetçileri ve diğer kurumları etkilediğini ve yanlış olan uygulamaların doğru gibi vatandaşa aktarıldığını öne sürdü.
Avrupa’da siyanür liçiyle altın aramanın yasaklandığını ifade eden Cihaner, “Ben Alaşehir başsavcısıydım ve o dönemde Eşme’de Avrupa’nın en büyük altın madeni diye reklamı yapılan Kışladağ altın madeni vardı” dedi. İlhan Cihaner’in altın madeni ve yapısıyla ilgili yaptığı açıklamaların önemli satırbaşları şöyle:
ALTIN BÜYÜK BİR ZENGİNLİK OLACAK DİYE ANLATILDI, FAKAT BUGÜN TÜRKİYE’DEKİ YOKSULLUK ORTADA
“Altının zaruri kullanım alanı sınırlı. Elektronik ve tıp alanında kullanıyor, daha çok bir değişim ve süs aracı. Altının bu boyutta doğa ve çevre açışındın bakılınca rasyonel değil. Bu boyutta bir zorunlu tüketime dünyada ihtiyaç duyulmuyor. Çok zahmetli bir süreç ve bir altın cevherinin diğer madenlerle mukayese edildiğinde, çevreyi ne kadar tahrip ettiği ortada.  Uluslararası sermayenin lobiyi aşan bir çok unsuru var. 12 Eylül ve sonrasına gelinceye kadar o dönemin yurtseverleri varken, böylesine bir yağma süreci yaşanmadı. Özal’ın maden yasasıyla birlikte şimdiki yağma başlıyor. O dönemde mmuhalefet partilerinin de destek olduğu bir lobi oluşturuluyor. Medyada Türkiye’nin dağının taşının altın olduğu ve Türkiye’nin sorunlarının çözüleceğine dair haberler çıkıyor.  Bunun bir yıkım olduğu net bir şekilde ortada. Bu kadar büyük yağmaya rağmen Türkiye niye yoksullaştı? Bu bakış açısı doğru olsaydı, Türkiye’nin tüm maden alanları sermayenin kontrolüne geçmiş ve peşkeş çekilmiş durumda. Yurttaşa yansıyan hiçbir şey yok. Bir sonraki kuşakta maalesef yıkımlar başlayacak.”
“ORMANLIK ALANLARI KADASTRO ADIYLA ALIYORLAR”
“Yargı ve siyaset bu konuya yeterli duyarlılığı göstermiyor. Gerçek yurtseverlik çevreye sahip çıkmakla olur. Tam işgal bu, Türkiye şu anda uluslararası sermaye ve onların Türkiye uzantılarının işgali altında. Bu şirketler çok sık isim ve ortak değiştiriyorlar.  Dünyada başka yöntem var mı? Örneğin AB kendi topraklarında siyanür liçiyle altın aramasını yasakladı. Avrupa’da yasak olan sistem, Türkiye’de serbest. Hem de çok vahşi bir şekilde serbest. Bunun bir de ikinci şeyleri var. Biz İliç Altın madenini sadece siyanür ve sülfürik asitle değerlendiriyoruz. Orada dizel araçlar var ve onların da çevreye zararları var. Yurttaşlarımız toprakta altın var ve çıkarıyoruz ne güzel diyorlar. Bu altının devlet hakkı dışında ülkemize hiçbir katsısı yok. Devlet hakkı yüzde 1 ve 2 arasında bir rakam. Zaten bunlara yüzde 40 oranında teşvikler veriliyor ve para geri bunlarda kalıyor.  Türkiye’de 19 altın madeni var ve bu da yanıltmasın sizi, çünkü orada alanlar sürekli genişletiliyor. Orman alanından kadastro geçiriyorlar ve ormanı o statüden kurtarıp sonra onların üzerinden alıyorlar.”
“ALTIN MADENİNİ SAVUNAN BİLİM ADAMLARI ÖZELLİKLE SEÇİLİYORLAR”
“Ben Alaşehir başsavcısıydım ve o dönemde Eşme’de Avrupa’nın en büyük altın madeni diye reklamı yapılan Kışladağ altın madeni vardı. O dönemde üzümlerin dallarında çürüyerek kuruduğuna dair durumlar ortaya çıktı. Sonra öğrendik ki orada bir patlama oluyor ve yağmura sirayet ediyor. Bunun bilimsel olarak mümkün olmadığı da ifade edildi. O dönemde eş zamanlı olarak yurttaşlarda bir zehirlenme belirtisi ortaya çıktı. Türk Tabipler Birliği o dönemde inceleme yaptı ve yurttaşların kanında izin verilenin çok çok üstünde siyanür ve arsenik olduğu saptandı. Tabipler Birliğinin kan örneklerine el konuldu ve itiraz süreci beraberinde geldi. Oradaki itiraz benim sorumluluğumdaki başsavcılığa geldi.  Bunun üzerine bunun nasıl büyük bir felaket olabileceği ve çok güvenli diye söyledikleri prosesin çevreye nasıl zarar verebileceğini gördük. Hukuken de böyle olduğu için kararı halkın yararına vermiştik. Fakat bunların lobileri çok güçlü ve kendi lehlerine kullanacakları bilim adamlarını ön plana çıkarıyorlar.”
“6’LI MASA ALTIN MADENLERİNİ KAPATACAĞININ VAADİNİ VERMELİ”
“O dönemde haberlerin engellenmesi için talimatın medya patronlarından geldiği ortaya kondu. O dönemde yerel gazetelerde, kanaat önderleri ve idarecileri Kanada’ya götürdükleri haber olmuştu.  Ben altılı masanın yerinde olsam gelir gelmez altın madenlerini kapatacağız derdim. Çünkü Türkiye’ye bunların hiçbir maddi kazançları yok. Altın madeninden gelecek para tarıma oranla çok düşük. 20 milyar dolar gelir madenden gelecekse, 40 milyar dolar da tarımdan gelir elde edilebilir.”

Mehmet Çakın ve ekibi güven oyu aldı! Mehmet Çakın ve ekibi güven oyu aldı!

Editör: TE Bilişim