Uşak Üniversitesi'nin alacağı 55 sözleşmeli personel için yoğun talep! Alım nasıl yapılacak? Uşak Üniversitesi'nin alacağı 55 sözleşmeli personel için yoğun talep! Alım nasıl yapılacak?

Uşak Üniversitesi'ndeki hakaret içeUşak Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde bir yüksek lisans öğrencisinin, ders aldığı hocası ve aynı zamanda Fakülte Dekanı Prof. Ramazan Altınay'la yaptığı görüşmeyi ses kaydına alması, içeriğinde hakaretler olduğu için de bu ses kaydının bir şekilde sosyal medyada yayınlanması, yerel ve bazı ulusal basın ve yayın kurumlarında haber oldu.
Söz konusu ses kaydı ve sadece yüksek lisans öğrencisinin vücudunun bir kısmının yer aldığı video, youtube üzerinden paylaşıldı ve bunun üzerine yapılan yorumlarda, Dekan Prof. Altınay’a yönelik eleştiri ve hareketler yer aldığı gibi söz konusu kaydı yaptığı düşünülen öğrencinin de dekanı tahrik ettiğine dair yorumlar paylaşımın altına iliştirildi.
Konuyla ilgili burada kısa bir tahlil yapmak gerekirse, öncelikle ses kaydının alınış şekli hem yasalara, hem de etik değerlere uymuyor. Çünkü yasalara göre, elde edilen delillerin hukuka uygun olarak sağlanması gerekiyor. Ses kaydı almadan önce karşı tarafta “Ses kaydı alacağım” uyarısının yapılması ve bunun da ilgili kayıtla mahkemeye veya idari birimlere sunulması gerekiyor.
Fakat bunun kanunda bazı istisna durumları da yok değil. Bu konuda Avukat Baran Doğan’ın kişisel blog sayfasındaki bilgiler gizli ses kaydının suç veya delil olup olmayacağına dair sorulara yanıt verebiliyor.
Baran Doğan, “Ses, görüntü veya video kaydı yapan kişinin kendisine veya yakınlarına karşı işlenmekte olan (cinsel taciz, cinsel saldırı, hakaret, tehdit, iftira veya şantaj gibi) bir suç söz konusu olduğunda ya da kendisine veya aile birliğine yönelen, onurunu zedeleyen, haksız bir saldırıyı önlemek için kayıt yapması gerekir. Kendisine veya bir yakınına karşı işlenen herhangi bir suç veya suç teşkil etmese de haksız saldırı yokken yapılan her türlü kayıt hukuka aykırı olup delil değeri yoktur. Kayıt yapan kişinin veya yakınları aleyhine işlenen suç veya haksız saldırı, “tesadüfen” veya “ani gelişen bir olay” şeklinde cereyan etmelidir. Tesadüfi veya ani gelişmeyen bir olay nedeniyle sistematik ve planlı bir şekilde delil oluşturmak amacıyla yapılan ses, fotoğraf veya video kayıtları suç teşkil eder. Ses, fotoğraf veya video kaydı yapan kişinin, işlenen suç nedeniyle o anda kolluk güçlerine başvurma imkanından yoksun olması gerekir. Kolluk güçlerine başvurarak kanıtların elde edilmesi mümkünse yapılan kayıtlar hukuka aykırı hale gelir” bilgisini paylaşıyor.

SES KAYITLARI 3. ŞAHISLARLA PAYLAŞILMAMALI
Buraya kadar baktığımızda, ses kaydı yapan öğrencinin yaptığı kaydın her hangi bir suç unsuru olmadığı anlaşılıyor. Avukat Doğan, buradan sonra daha önemli bir noktaya temas ediyor ve izinsiz yapılan ses kayıtlarının hangi şartlarda suç unsuru kabul edilebileceğine vurgu yapıyor. Doğan, “Ses, görüntü veya video kaydı yapan kişi kaybolma olasılığı bulunan kanıtların kaybolmasını engelleme ve yetkili makamlara sunarak güvence altına almak amacıyla bu kayıtları yapmalıdır. Kayıtların üçüncü kişilerle paylaşılması veya bu amaçla yapılması suç teşkil eder. Kayıtların sunulacağı yetkili makamlar; idari devlet birimleri, polis veya jandarma gibi kolluk görevlileri, savcılık veya mahkeme gibi adli makamlardır” ifadelerini kullanıyor.

SES KAYDI KONUŞMANIN BAŞINI VERMİYOR
Uşak Üniversitesi’ndeki olaya dönecek olursak, buradaki ses kaydının ne şekilde yapıldığı ve ağır tahrik olup olmadığına dair her hangi bir bilgimiz yok. Ses kaydı yapılmadan önce dekan ve öğrenci arasındaki görüşmeye dair her hangi bir unsurun yer alamaması, buradaki durumu biraz daha muallakta bırakıyor. Hukukçuların ortaya koyduğu kanuni olasılıklara göre, ses kaydını yapan ve bunu 3. Şahıslarla paylaşan öğrencinin yargılanması gündeme gelebilir. Tabii öğrencisine ağır hakaretler eden dekanın da idari ve adli bir soruşturma geçirmesi mümkündür. Öğrencinin yapması gereken, aniden gelişen bu ses kaydını ilk önce avukatıyla paylaşmak olmalıydı.  Daha da öncesinde, fakülte dekanının biraz daha sakin olması, belki de konuyu bu noktalara getirmeyecekti. Tabi burada ciddi bir iletişim problemi olduğu da aşikar. Çünkü öğrencisinin halinden anlamak da fakülte dekanı için büyük bir erdem teşkil edebilirdir.

MEDYANIN BU KONUDAKİ PESPAYE TUTUMU
Medyanın da bu konudaki tutum ve davranışlarında göze batan bir pespayelik olduğunu söylememiz mümkün. Konuyu yerel medyadaki bazı mecralar, “Uşak Üniversitesi’nde Skandal” gibi klişe bir başlıkla sunmuş ve olayı biraz da ajite etmiş. Bir olayın skandal başlığıyla haber yapılması için çok büyük bir suçun, işlendiği kurumdaki yöneticiler tarafından üzerinin örtülmesi ve bunun gazeteci tarafından ortaya çıkarılması gerekir. Ve bu tip skandal başlıklı haberlerde taraflı bir tutum ortaya konmaz. Bunun yanı sıra Yeniçağ Gazetesi de “Kurtarın çocukları bu adamdan” gibi basit bir başlıkla haberi yansıtmış. Fakat haberlere baktığımızda sadece ses kaydı üzerinden gidilmiş ve hiçbirinde dekanın konuyla ilgili her hangi bir görüşü yok. Ya da bu kaydın ardından hakarete uğrayan çocukla her hangi bir görüşme yapılmamış. Aslında bu pespaye tavır, Türk medyasının kronik bir hastalığı ve ben dahil çoğu meslektaşım da bu hastalık zaman zaman etkisini gösterebiliyor.

UŞAK ÜNİVERSİTESİ BİR AÇIKLAMAYLA DURUMU İZAH EDEBİLİRDİ
Tabi buradaki hadise ister istemez Uşak Üniversitesi yönetimini de bağlamaktadır. Çünkü yaşanan olayın tarafları dekan ve yüksek lisans öğrencisidir ve aynı zamanda üniversitenin içinde cereyan etmiştir. Bu noktada Uşak Üniversitesi Rektörlüğü, olayla ilgili bir soruşturma başlatabilirdi veya başlatmışsa da bunu kamuoyuna kısa bir bilgi notuyla izah edebilirdi.
ALİ ARASLI///

EDİTÖRÜN NOTU: Dekanın haklı veya haksız her ne olursa olsun, öğrencisine bu şekilde hakeret etmesini doğru bulmuyorum. Fakat konuşmanın başını bilmediğim için işin neden bu raddeye geldiği sorusunu da sormadan edemiyorum.
 

Editör: TE Bilişim