Uşak'ta toza dikkat! Dışarıda koşu ve spor yapmak isteyenler bir kaç gün beklesin! Uşak'ta toza dikkat! Dışarıda koşu ve spor yapmak isteyenler bir kaç gün beklesin!
 -‘Yanımda para bulundurmuyorum’ diyerek, yataklı vagonun aşçısından aldığı elli lira ile 25 bono satın aldı. Bunun üzerine Latife Hanım’a yarı şaka yarı ciddi olarak: -‘Gazi Paşa’nın da yanında para yoktu. Ekmek elden su gölden geçinip gidiyorsunuz galiba’” dedim. 


Sırtında heybesi ile Atatürk’ü kendine hayran bırakan yaşlı Uşaklı Nuri Şeker’den başkası değildi. Atatürk ve Latife Hanım’a fabrika hissesi satmak istediğinde, Gazi’nin istediği miktarda bono almaması üzerine hiç sözünü esirgemeyen, fabrika fikri gönlüne düşünce, önce çökündürük helvası yapıp, köylüyü pancar ekimine alıştıran, şeker fabrikasını kurmak için ne Cumhurbaşkanı dinleyen, ne de bahane uyduran.
 

İşte şimdi sizlere önce kendine, sonra halkına inanan ve hayallerinin peşinden koşan bu Uşaklı yaşlı köylünün hikayesini üç ayrı kaynaktan sizlere aktaracağız:

NURİ ŞEKER’İN ATATÜRK İLE GÖRÜŞMESİ (1)

Bekleyen çoktu. Hayati Bey hepsini atlatıp yaşlı köylüyü içeri soktu. Gazi köylüyü ayakta karşıladı. Oturttu; “Buyur Nuri Efendi.”“Teşekkür ederim Gazi Paşam. 
Ben Uşak’ın Kalfa köyündenim. Babamdan helva ile haşhaş yağı imalathanesi kaldı. Askerliğimi İstanbul’da yaptım. Gözümü, kulağımı açtım, İstanbul’da çok şey öğrendim. Avrupa’dan mektup zarfı içinde pancar tohumu getirttim. Bu tohumları köyümdeki toprağıma ektim. Pancarları rendeleyip kaynattım. Pekmez yaptım. Şeker elde ettim. Onunla köpük helvası imal ettim. Pancardan şeker yapabileceğimize inandım. 
Mehmet Hacim Bey’in önderliğinde elli bir kişi birleştik Terakki-yi Ziraat Türk Anonim Şirketi diye bir şirket kurduk. 600 bin lira sermayemiz var. 
Paşam! Bize el ver. Şeker fabrikamızı kuralım. Köylü ister pancar yetiştirir, ister fabrikada çalışır. Uşak şenlenir. El verir misin? 
”Cumhurbaşkanı yerinden fırladı, Nuri Efendi’yi sevgiyle, saygıyla kucakladı: “Hepiniz var olun! 
Türkiye’yi bu azim, bu istek, bu şevk kurtaracak. Ben seni şimdi bir yaverle Başbakan’a yollayacağım. O da seni belki bir iki bakanla konuşturur. Hepsine bana anlattıklarını iyice anlat. Bir sorun olursa aldırma, bana gel. Kapım her zaman sana açık olacak.”Nuri Efendi’yi yanaklarından öptü. 
Heybeli köylü Türkiye’nin ilk şeker fabrikası kurucularından ünlü Nuri Şeker olacaktı.
Kaynak: Erhan Aktaş, Atatürk ve Uşak, İstanbul 1981106–108


ATATÜRK EKMEK ELDEN SU GÖLDEN Mİ YAŞIYORDU (2)
Uşak Şeker Fabrikası’nın kurucularından Nuri (Şeker) Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Uşak gezisini şöyle anlatır:

“Merasime iştirak etmek üzere Ankara’dan hükümet başkanımızın hanımları da gelmişti. O zaman Gazi’miz de bir Uşaklı hemşerimiz olan, Latife Hanım’la evli bulunuyordu. O da hanımını birlikte getirmişti. Türk Milletini yeni bir devreye ulaştıran bu tarihi yerde, törenden sonra uygun bir zamanda, hemen Gazi Paşa’nın yanına sokuldum. Türkiye’de bir şeker fabrikası kurabilmek için gerekli ve ihtiyaç gördüğüm çalışmamdan kısaca kendisine bahsettim.
Beni büyük bir dikkatle dinledi. Şeker fabrikası kurma fikir ve uğraşıma onun bu derece yakın bir ilgi göstereceğini asla aklıma getirmemiştim. Kendisine bono satılarak kurulacak fabrikaya hissedar olmasını istediğimi söyleyince elini cüzdanına attı. Yanında para olmadığını görünce, her zaman olduğu gibi o sırada da yanında bulunan başbakan İsmet Paşa’ya dönerek:

-‘Bir miktar hisse senedi alınız’ dedi. O zaman işin ciddiyetini pekiyi anlamamış olacak ki, İsmet Paşa, 10 lira vererek ancak beş tane hisse senedi aldı. Bu hal beni çok düşündürmüş ve hatta ümitsizliğe düşürmüştü. Fakat bu ve buna benzer birçok sıkıntıların kamçıladığı ruhum gerçekten nasırlaşmıştı. Artık klasik olaylar bende hiçbir tesir yapmıyordu.
Daha sonra, trende bulunan Uşaklı hemşerimiz ve büyük kurtarıcımızın eşi Latife Hanım’ı görmeye gittim. Giriştiğim işler konusunda onu da aydınlattıktan sonra, bilhassa bir Uşaklı olarak, ona da, bir miktar hisse senedi alması için ricada bulundum.
-‘Yanımda para bulundurmuyorum’ diyerek, yataklı vagonun aşçısından aldığı elli lira ile 25 bono satın aldı. Bunun üzerine Latife Hanım’a yarı şaka yarı ciddi olarak:
-‘Gazi Paşa’nın da yanında para yoktu. Ekmek elden su gölden geçinip gidiyorsunuz galiba’” dedim.
Kaynak: Nuri Şeker, Uşak Şeker Fabrikası kurucularından


ŞEKERE ADANAN ÖMÜR (3)

Bu öyküde şeker üretimine nasıl kendini adadığı ve kararlılığı Nuri Şeker'in hatıralarında şöyle aktarılmıştır; 

'...bir gün aile efradımı topladım, onlara kat'i bir lisanla şunları söyledim; siz de bilirsiniz ki, ben başladığım bir işten asla dönmem. Eğer ben ölseydim, siz ne yapacak, neyle geçinecektiniz? 

Yine tarlalar ekip biçecek, onun geliriyle geçiminizi temin edecek değil miydiniz? İşte bundan sonra da aynı şekilde hareket edeceksiniz. Artık beni ölmüş bilin. Bugünden itibaren şeker fabrikasını kuruncaya kadar benim size hiç bir faydam dokunmayacaktır...' 

Çabaları ve girişimci ruhu oğul Muhsin Şeker şöyle ifade eder; 

'...babam, fabrikayı kurmadan evvel şekeri evimizde imal etmeyi başarmıştı. Köyde yetişen pancarları evimizde kazanlara koyup kaynatıyor, kabuklarını soyup rendeletiyor, ağaçtan yapılmış makinamızda sıkıp elde edilen şerbete kireç ayranı katıyor, sabaha kadar öyle bırakıyordu. 

Sonra altına çökmüş şerbeti bulandırmadan başka kazanlara aktarıyor ve bundan köpük helvası yapıyordu. Ben de bu helvaları pazara götürüp satardım. 

Şehirlisi, köylüsü kapış kapış alırdı. Babam bununla yetinmedi. Sayısız deneylerden sonra, pancar kokusundan arındırılmış koyu şerbeti eline alıp, dükkan dükkan gezdirdi, 
'işte dedi; bu şekerin koyu şerbetidir. Bir şeker fabrikası yaptıralım, tarlalara 'çükündür' ekelim. Hem paramız Avrupa'ya gitmesin, hem çoluk çocuk, milletimiz bol şeker yesin...

Kaynak: Başarma heyecanı ve gururunun göstergeleri Adlı makale

Hazırlayan : Alp Arslan DUR
 
Editör: TE Bilişim