Meteoroloji verilerine göre Uşak'ta yağmur beklentisi var Meteoroloji verilerine göre Uşak'ta yağmur beklentisi var
 UGD Yönetim Kurulu Başkanı Salih Kılınç, “Türk Basınından Sansürün Kaldırılışının 106. Yıl dönümüm nedeniyle yaptığı basın açıklamasında; “Bugün yıllarca basın bayramı olarak kutlandı. Ne yazık ki günümüzde, tekrar sansürle uğraşır hale gelmemiz, tüm Türkiye için düşündürücü bir durumdur” dedi.
Uşak Gazeteciler Derneği (UGD) Başkanı, Ege Gazeteciler Federasyonu Yönetim kurulu Üyesi Salih Kılınç, “Basın bayramı” olarak da kutlanan Türk basınından sansürün Kaldırılışının 106. Yıldönümü nedeniyle yaptığı yazılı açıklamada, “Türk basının bugün içinde bulunduğu sıkıntılı durum, Türkiye’nin içinden geçtiği zorlu dönemi anlayabilmemizde ayna görevi yapmaktadır” dedi. UGD Başkanı Salih Kılınç açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“KAYGILANDIRAN GELİŞMELER”
“Bundan 106 yıl önce, 24 Temmuz 1908 tarihinde Meşrutiyetin ilanı, aynı zamanda Türk basınından sansürün kaldırılışının yıldönümü olarak kabul edilmiş ve o tarihten beri ülkemizde “Basın bayramı” olarak kutlanır olmuştur. Ancak, son yıllarda ülkemizde yaşanan gelişmeler sonucu, işin bayram tarafı yok olup gitmiş, Türk basınından sansürün kaldırılmasının 106'ncı yıl dönümünde hala sansür ve daha da trajik olanı oto sansür ile uğraşır hale gelinmiştir. Bu durum ülkemizin içerisinden geçtiği süreci de çarpıcı bir şekilde gözler önüne sermektedir. 
Ne yazık ki bir türlü bitmek bilmeyen siyasi gerilim, gazete sahipleri üzerindeki çeşitli yollardan uygulanan baskılar, özellikle yerel basın için yaşam kaynağı olan ilan gelirlerinden yoksun bırakılarak cezalandırılmaları, bırakın basın bayramını kutlamayı, yaklaşan mübarek Ramazan Bayramını bile buruk kutlamamıza neden olmaktadır. 

“1908 ÖNCESİNE DÖNDÜK”
Son altı ayda işine son verilen 980 sayısını bulmuştur. Bu rakam, basının içerisinde bulunduğu vahim durumu gözler önüne sermektedir.  Maalesef ülkemizdeki basın ve ifade özgürlüğünün önündeki en büyük engellerden biri tekelleşme, diğeri ise siyasi iktidarın gazetecilere ve medya gruplarına baskı ve müdahaleleridir. İş güvenliğinden yoksun, sendikasızlaştırılmış ve adeta ya işverene ya da siyasete boyun eğme zorunda bırakılmış meslektaşlarımızın durumu içler acısıdır. İktidarın hoşuna gitmeyen yazı ve haberleri yüzünden gazeteci ve yazarların işlerine son verdirilmesi; medya gruplarının dünyada benzeri görülmemiş büyüklükte vergi cezalarıyla sindirilmesi de sansür uygulamalarının bir başka türüdür. Yıldırılmış gazetecilerin "oto-sansür'e yönelmesine yol açan bu uygulamalara, 1908 öncesinde ve darbe dönemlerinde bile rastlanmamıştır.

“YANDAŞ VE KARŞIT GAZETECİLİK
YAFTASI KABUL EDİLEMEZ”
 Mesleğin "yandaş" veya "karşıt" diye yaftalanması kabul edilemez bir durumdur. Karşıt veya yandaş değil diye yaftalanan gazetecilerin akreditasyon adı altında siyasilerin, resmi kurum, kuruluş etkinliklerinin i şüphesiz anlayışla karşılanamaz. Geçen yıla oranla Anayasa Mahkemesi kişisel başvuru kararları sayesinde hapisteki gazeteci, yazar, düşünce adamı sayısı azalmış ise de ülkemizde görüşü ne olursa olsun halen parmaklıklar arasında gazeteci bulunması üzüntü vericidir. Umudumuz; önümüzdeki dönemde sansür veya oto sansür gibi kaygılardan uzak, iş güvenliğinin sağlandığı ve tekrar sendikal hareketin yeşerdiği bir Türk basın dünyasına kavuşabilmek, sansürün kaldırılışını gönül rahatlığıyla ve gerçekten bayram havasında kutlayabilmektir. Ülkemizde ve ilimizde fedakârca görev yapan tüm meslektaşlarımızın, her ne kadar sadece adı da kalsa, 24 Temmuz Basın Bayramını, tüm İslam Âleminin Kadir gecesini ve mübarek Ramazan Bayramını kutlarım.”  SERKAN KARAYOL

Editör: TE Bilişim