UŞAKLI MEŞHURLAR; SADIK KARAHAN’IN HAYATI

Alp Arslan Dur (Uşak Yerel Tarih Araştırmaları Merkezi)

 KARAHAN AİLESİ VE SADIK KARAHAN

Uşak’ın eğitim hayatına tarihte önemli bir iz bırakan fakat adı günümüzde hiç bilinmeyen Sadık Karahan; Uşak’a öğretmenlik, maarif memurluğu ve müfettişlik vazifeleri ile yıllarca hizmet etmiş bir şahsiyettir. Babası 01.07.1878 Uşak doğumlu Ali Bey’dir. Ali Bey aslen Kütahya İli Altıntaş İlçesi’nin Yülük Köyü’ndendir. Yülük Köyü’ndeki çiftçi bir ailenin beş erkek çocuğundan biri olan Ali Bey ve küçük kardeşi Mustafa Bey, okuma yazma öğrenmek ve sanat edinmek amacıyla yedi, sekiz yaşlarında iken, dayıları Mehmet Yülüklü tarafından Uşak’a getirilmişlerdir.

Dolayısıyla, Ali ve Mustafa kardeşlerin Altıntaş’ın Yülük Köyü’nden Uşak’a gelip yerleşmesi yaklaşık 1885’li yıllara rastlamaktadır. Mehmet Yülüklü, o tarihte Uşak’ta halı tüccarlığı yapan,zengin bir esnaftır. Bu iki kardeşibugünkü Ünalan Mahallesi mevkiinde, Çingelizâde Hasan Hüseyin Efendi tarafından yaptırılanÇingeli Medresesi’ne veren Mehmet Bey,okuldan artan zamanlarda da yanına alarak, ticaret adabını öğretmeye başlamıştır.

SADIK KARAHAN’IN HAYATI

Uşak’ın zengin eşraflarından Hacı Abdil namı ile bilinen Abdil Bey ise, bu iki kardeşi Mehmet Yülüklü ile alışverişi esnasında tanımış ve çok beğenmiştir. Abdil Bey kızları Fatma ve Sıdıka Hanımları, bu iki kardeşe vermek suretiyle evlenmelerine vesile olmuştur. Ali Bey Fatma Hanım’la evlendikten sonra dayısı Mehmet Yülüklü’nün yanından ayrılarak, küçük bir bakkal dükkânı açmış ve geçimini buradan sağlamaya başlamıştır. Ali Bey ve Fatma Hanım’ın üç tane çocuğu olmuştur. 01.07.1899 Uşak doğumlu Sadık Bey, 01.07.1911 Uşak doğumlu Mustafa Turgut Bey ve 01.07.1924 Uşak doğumlu Cemile Hanım’dır. Ali Bey ve Fatma Hanım’ın çocuklarının doğum tarihlerindeki gün ve ay benzerliği ise dikkat çekicidir.

Sadık Bey, Karaağaç Mahallesi, Barbaros Caddesi No: 88’de, Osmanlı’nın son dönemine ait tarihi bir evde dünyaya gelmiştir. İlk öğrenimini H 1330 (M 1911-1912) yılında Uşak Rüştiyesi’nde tamamlayan Sadık Bey, aynı yıl İstanbul Erkek Muallim Mektebi imtihanına girerek kazanmış olmalı ki, H 1334 (M 1915-1916) yılında muallim mektebi şahadetnamesi almışve Uşak’a geri dönmüştür.

Sadık Bey’in kız kardeşi Cemile Göker, ağabeyinin İstanbul Erkek Muallim Mektebi’ne gidiş hikâyesinin şu şekilde anlatıldığını söylemektedir:

“Uşak’ta İneyliler sülalesi namı ile de bilinen ünlü eğitimci Edhem Ruhi Alper’in ağabeyi Hafız Ali Bey, Uşak’taki zeki ve çalışkan çocukları toplayıp, yüksek tahsilyaptırmak üzere büyük şehirlere götürürmüş. Bir sabah ağabeyim Sadık Karahan’ı da alarak İstanbul’a götürmüş ve oradaki muallim mektebine yerleştirmiştir.”

Mezuniyet yıllarına bakacak olursak, kırk yılını eğitime adayan ve Uşak Şefkat Yurdu Müdürlüğü de yapmış olan ünlü eğitimci Edhem Ruhi Alperile Sadık karahanın aynı yıllarda muallim mektebinde okudukları söylenebilir. 

1917 yılında Uşak-Yarı Resmi Rehberi Fuyuzat Mektebi muallimliği ile göreve başlayan Sadık Karahan bu esnada on sekiz yaşındadır ve çok genç denebilecek bir yaşta meslek hayatına atılmıştır. Sadık Bey’in erkek kardeşi Mustafa Turgut Bey ise ağabeyinin tesiriyle Uşak’ta ilk kırtasiye dükkânını açmış ve yıllarca bu işi yürütmüştür.

Sadık Bey’in kız kardeşi Cemile Göker ise Cumhuriyet dönemi Uşak’ın ilk kadın öğretmenlerindendir. Dolayısıyla, Ali Bey gibi orta halli bir bakkalın tüm evlatlarını memleketimiz eğitimi için yetiştirmesi takdire şayan bir olaydır. Cemile Göker ağabeyi Sadık Karahan’ın kardeşleri üzerindeki tesirini ve yön göstericiliğini şöyle anlatmaktadır:

“Ağabeyim benden yirmi beş, Mustafa ağabeyimden ise on iki yaş büyüktü. Mustafa ağabeyim ve ben, onun öğütlerini dikkatlice dinlerdik. Her ikimiz için de ağabeyden çok baba gibiydi. Ağabeyim okuyanı, çalışanı çok severdi. Benim öğretmen olmam, onun sayesindedir” demekte ve İzmir Kız Muallim Mektebi’ne gidişini şu şekilde anlatmaktadır:

“1931 yılında Müjde Okulu’nda ilkokula başladım. Daha sonra şimdiki Halit Ziya Uşaklıgil İlköğretim Okulu’nun binasında orta öğrenimini tamamladım. Ağabeyim ısrarla eğitimime devam etmemi istiyordu. O dönemde kız çocuklarının bırakın meslek sahibi olmayı, eğitim görmelerine bile müsaade edilmezdi. Beni İzmir’deki Kız Muallim Mektebi’ne götürüp, yazdıracağını söyledi. Ben korktum, gitmek istemedim. Fakat gönülsüzde olsam, beni okula kaydettirdi. Eğitime başlayalı henüz iki hafta geçmemişti ki ben okuldan kaçarak Uşak’a geldim. Okula henüz alışamamıştım, ağlayarak tekrar geri dönmek istemediğimi söyledim. Ağabeyim beni dinlemedi. Tekrar beni okuluma götürdü. Bir sürü öğüt verdikten sonra ise Uşak’a geri döndü.”

Cemile Göker, 1942 yılında İzmir Kız Muallim Mektebi’ni bitirerek genç Cumhuriyet’in, genç bir öğretmeni olarak göreve başlamıştır. Banaz İlçesi Susuz Köyü İlkokulu, Bireylül İlkokulu ve Gazi Mustafa Kemal İlkokulu’nda görev yapan Cemile Göker, otuz bir yıl boyunca Uşak eğitimine katkıda bulunmuş ve 1973 yılında emekli olmuştur.

Sadık Karahan, 1924 yılında amcası Mustafa Bey’’in kızı Hatice Hanım’la evlenmiştir. 1889 Uşak doğumlu Hatice Hanım’ın zarif, görgülü ve okumayı seven bir hanım olduğu söylenmektedir.

Sadık Bey ve Hatice Hanım’ın beş tane çocuğu olmuştur.

Bunlardan 1926 Uşak doğumlu Zeki Bey ile 1928 Uşak doğumlu Meliha Hanım çok küçük yaşlarda vefat etmişlerdir. 1935 Uşak doğumlu kızı, Nilüfer Akkaya Uşak İş Bankası memurluğundan emekli olmuştur. 1936 Uşak doğumlu oğlu Esin Karahan, sınıf öğretmeni olarak Uşak’a otuz beş yıl hizmet etmiş ve 2002 yılında vefat etmiştir. 1939 Uşak doğumlu oğlu Orhan Karahan ise emekli tarih öğretmenidir. Sadık Bey’in eğitime ve mesleğine olan sevgisini oğlu emekli tarih öğretmeni Orhan Karahan şöyle anlatmaktadır:

“Babam hem eğitim camiası, hem de Uşak halkı tarafından çok sevilen, Saygı değer bir şahsiyetti. Müfettişlik vazifesi esnasında, onu evde çok nadir görürdük. Teftişe gittiği köylerden bir haftada, hatta on beş günde bir geri dönerdi. Mesleğinden dolayı bizimle çok fazla beraber olamazdı. Görevini tamamlayıp eve döndüğünde evde büyük bir sevinç yaşanırdı. Birlikte yenilen yemeğin ardından, bizlere güzel izahatlarda bulunur, okumak için verdiği kitapları okuyup okumadığımızı sorar, adeta bizleri imtihandan geçirirdi. Sonra annem Hatice Hanım’la sohbet ederdi. Babamın geniş bir kütüphanesi vardı. Sürekli okur bir şeyler yazardı. Bizler babamın odasına hiç girmezdik. Çünkü kitaplarına çok değer verirdi. Annem Hatice Hanım’la beraber özel davetlere, toplantılara gittiğini de hatırlıyorum. Evimiz hiç boş kalmazdı. Sürekli misafir gelir, babam misafirlerini ağırlamaktan büyük bir zevk duyardı. Hatta babamın teftiş için Uşak köylerinde bulunduğu bir zaman, ağabeyim Esin ve ben, anneme çarşıda babamı gördüğümüzü, kaymakam bey ile yemeğe geleceğini söylemiş, babamın ondan hazırlık yapmasını istediğini belirterek, annem Hatice Hanım’ı kandırmıştık. Tabi ki babam bu olayı duyunca bize çok kızmıştı. Babamın bize karşı sert ve otoriter bir tavrı vardı.

Babam vefat ettiğinde ben liseyi bitirmiştim. Yüksek tahsil yapmamı özelliklede tarih okumamı çok istiyordu. Kendisi tarihi konulara büyük bir ilgi ve merak duyar çok okurdu. Ben tarih öğretmeni olmakla onun vasiyetini yerine getirdiğimi düşünüyorum. Görebilseydi kim bilir ne kadar mutlu olurdu” demektedir.

 

http://www.usakyereltarih.com/haber/usakli-meshurlar/sadik-karahanin-hayati/241.html

Güveçte 4 saat pişen kızarmış tavuk.... Güveçte 4 saat pişen kızarmış tavuk....

 

Editör: TE Bilişim