Adil Özdemir: 1 Mayıs günü, Kocaeli’nde büyük işçi buluşması gerçekleşecek Adil Özdemir: 1 Mayıs günü, Kocaeli’nde büyük işçi buluşması gerçekleşecek
                Önceleri, ne zaman aykırı bir mevzu olsa, kız ve erkek yan yana ele ele görülse veya bir dudak teması olsa, ilk söz;
                -Hep televizyonda görüyorlar bunları.
                Evin küçük kızı, biraz asilik yapsa veya evlenme çağına gelen oğlumuz, ben o kızı istemiyorum dese;
                -Ah bu televizyonlar yok mu? Hep onların marifeti, orada görüp özeniyorlar.
                Aptal kutusunu bırakamayan ama her seferinde ondan yakınan güzide halk, gel zaman git zaman facebok ve twitterla tanıştı.
                Aptal kutusuna rahmet okutan sosyal medya, neyimiz var neyimiz yok ortaya döktü.
                (BKZ: Biz televizyonunun günahını almışız. Rahmetlinin meğer hiçbir zararı yokmuş.)
                İletişim fakültelerinde halk bunu istiyor diye yapılan yayınlara yönelik eleştirilerin hepsi çöpe gitti.
                Artık halk neyi istiyorsa, izlemekle kalmıyor ve izletiyor.
                Herkes her anını paylaşıyor, yediği yemeği, dinlediği konseri, çıktığı TATİL YOLCULUĞUNU:) yanlış anlaşılmasın, tatili değil, tatil yolculuğunu. (BKZ: Uşak-Antalya yolunda SEVGİ VE AŞK DOLU HİSSEDİYOR)
                Yani diyor ki; -Arabam, sevgilim, tatile gidecek param var çatlasın beni çekemeyenler...;)
                Liste başındaki bir diğer konu da, -Kavurma (duruma göre her hangi bir yiyecek olabilir) bilmem nerede işte böyle yenir...
                Yeni arabamızı da aldık, kazasız belasız. Yazının hemen üstünde arabanın önünde verilmiş farklı pozlar...
                Genellikle kışın, geceleri acil serviste serum yenirken çekilen selfiler ve altına yazılan dualarınızı eksik etmeyin şeklindeki absürt mesajlar. (İnsan hasta haliyle o yorumlara tek tek cevap verir mi? Yoksa hastalık sosyal medya mı?)
                Gerçi bunlara alışalı çok oldu. Her gün milyonlarca aforizmanın dolaştığı bir ortamda normaldir.
                Pezevenkler ve orospular da facebook üzerinden pazarlama stratejisi uyguluyor.
                Bu saydıklarımız belki insanlık tarihi boyunca vardı ama dijital bir ortamla yeni yeni tanıştı. Onlar yeni bir ortama taşındı ve insana benzeyenlerin meğer ne kadar abuk sabuk bireyler olduğunu gördük.
                Siyasi tartışmalar da sosyal medya üzerinden yapılıyor. Üniversite yıllarında kulaktan dolma bilgiler hep banal bulunurdu. (BKZ: Bunlar kulaktan dolma şeyler. İyi ki öğrenmişsin sosyalizm komünizmin ilk basamağı diye. Benimle konuşacaksan önce Das kapitali okuyacaksın cicim. Biz Nihat Atsız'ı bilenlerdeniz. Önce Dokuzışık nedir onu öğren de gel.)
                Şimdilerde ise Türkiye'nin yeni dünya düzenindeki yeri ve konumu, facebook üzerinde ortaya konuyor. Herkes bilip bilmeden ahkam kesiyor. Face'de herkes vatansever, herkes milliyetçi, herkes solcu, herkes aydın ve ilerici, herkes dindar ve herkesin sözü bu dünya düzenini değiştirecek güçte.
                En vahimi de yerelde ve genelde, karalama kampanyaları, dedikodular veya saptırılan gerçekler sosyal medyada yer buluyor.
                Ölülere dahi küfürler ve hakaretler ediliyor.
                Duvara yazılanlar, günü geline kullanılmak üzere arşivleniyor.
                İnsanlar haberleri milletin paylaşımlarıyla okuduklarını sanıyor ve bu sayede gündemden geri kalmadıklarını düşünüyorlar.
                Önceleri televizyon bizi uyutuyor diyenler, her an birbirine niniler söylüyor...
                HEPİNİZE İYİ UYKULAR
                SEVGİYLE KALIN...
ALİ ARASLI
Editör: TE Bilişim