5. Uşak Belediyesi Uluslararası Tiyatro Festivali kapsamında, Uşak’ta bir söyleşi ve imza etkinliği yapan Kıbrıslı Türk Gazeteci ve Yazar Prof. Hasan Çakmak, burada kitap ve metin yazarlığı hakkında bilgiler verdi. Atatürk Kültür Merkezi’ndeki söyleşide programa katılanların sorularını yanıtlayan Hasan Çakmak, Uşak tarhanası ve Kıbrıs tarhanasının birbirine hiç benzemediğini söyledi. “Yazar olmak isteyenlere nasıl bir tavsiyede bulunursunuz?” sorusuna yanıt veren Çakmak, “Yazmayın” diye yanıt vererek, kitap yazmak için neler yapılması gerektiğine dair açıklamalar yaptı.
BATI’DA SANATÇILAR, DOĞU’DA SİYASETÇİLER KIYMETLİ
“Batıya doğru gittikçe sanatçı kıymetli oluyor ve Doğu’ya doğru gittikçe de siyasetçi kıymetli oluyor” diyen Hasan Çakmak, “Batıdaki toplumlarda, çocuklar anne ve babaları daha çok kitap okurken görüyor ve çocuklar kitaba eğilimli oluyor. Doğu’da iş telaşında hep bir yere yetişme endişesi hasıl oluyor ve kitap okuma çok daha güç oluyor. Anne ve baba eline kitabı almadığı için çocuk da almıyor. Çocuklar edebiyatı öğrenmiyor, taklit ediyor. Kitap okuyan anne ve babanın çocuğu onu taklit etmek için anaokulu seviyesinden başlıyor bu iş.
Bunu sağlayan toplumlar sanatı, politikanın önüne koyuyor. Toplumlar dünyayı kültürle yönetebilir. 1960’da İngiltere Kıbrıs’tan çekildi ve biz hala otobüse bus diyoruz. Yolda giderken İngiltere gibi bir seyir halimiz var. Fişlerimiz İngiltere’deki gibi üçlüdür. Başı sıkışan herkes ilk olarak Londra’ya gidiyor. Politikacıların ağır bastığı toplumlarla söylem etkili oluyor. Kültürde ise okumak daha etkili oluyor. Akşam aç televizyonu bütün politikacıların açıklamasını duyabilirsin. Okumak ise belli bir emek istiyor ve batı bunu çözdü” dedi.
YAZAR OLMAK İSTEYENLERE TAVSİYE: YAZMAYIN!
“Yazar olmak isteyenlere nasıl bir tavsiyede bulunursunuz?” sorusuna yanıt veren Çakmak, şöyle konuştu: “Benim Belçikalı bir yazar arkadaşım var ve ona Kraliyet Yazarı unvanı verilmiş. Brüksel’de beraber bir söyleşiye katıldık ve bu soru ona da soruldu. Şöyle bir cevap verdi: Yazmayın. Yazabilme çok ciddi bir birikime sahip. Burada bir söyleşi yapacağımız zaman bir masaya ihtiyaç var ve bunu gidip bir yerden temin ediyoruz. Fakat bir konuşma olacak ve metin yazmak lazım ve bunu masa gibi halledemeyiz. Herkes yazmak istiyor ve eğitim almadan bu işe giriyor.
Piyasada satmayan bir çok kitap oluyor. Bunu kim test ediyor gibi düşünmüyoruz. Benim yazmakla ilgili görüşümü şöyle izah ediyorum; ne konuda ve alanda yazmaya çok iyi karar vermek lazım. O alandaki konuya vakıf mıyız değil miyiz iyi çalışmak lazım. Türkçe yazacaksak, karşı tarafın anlayacağı kelimeleri belirlemek gerekiyor. Yazanın iyi olması yetmez, okuyacak olanın da ne noktada olacağı da önemli. Tüm bunları yaptıktan sonra 2 yolumuz var araştırma kitabı yapacaksak sağlam kaynaklar lazım. Eğer içimizden gelen bir şeyi yazacaksak, bu sefer de topluma ne veriyorum sorusuna yanıt bulmanız gerekiyor. Kendim için mi toplum için mi yazıyorum sorusunu sormak isabetli olacaktır”.
UŞAK TARHANASI VE KIBRIS TARHANASI AYNI DEĞİL
Uşak ve Kıbrıs tarhanasının kıyaslamasına dair soruya yanıt veren Hasan Çakmak, “Uşak tarhanası ve Kıbrıs tarhanası aynı değil. İsim aynı ama bizdeki daha yoğun ve daha farklı yapılıyor. Yapılışı da farklı ve sunuluşu da farklı. Yüklediğiniz anlam da farklı. Kültürel açıdan siz yemeğin öncesinde 30 sanayide tüketip yemeğe geçiyorsunuz. Siz tarana diyorsunuz biz tarhana diyoruz. Bizdeki tarhanada yağda hellim kızarır. Hellim hellimdir ve peynir değildir. Bu tarhana yiyip doyabileceğiniz halde evlerde duruyor. Savaş döneminde tok tutuyor diye yaygın bir çorba. Aslında çorba mı yemek mi tartışılır. İnsanlar sabahtan yediği zaman öğlen yemeden diğer öğünü götürebiliyordu. Önemli bir yemek Kıbrıs mutfağında. Eski evlerin tamlarına serilip kuruması beklenen süreci çok iyi hatırlıyorum. Köylerde bizzat hatırlıyorum yapılışını.”
Söyleşinin ardından, Hasan Çakmak, kaleme aldığı kitapları okuyucuları için imzaladı ve hatıra fotoğrafları çektirildi.
