UŞAK’I TARIMSAL BÖLGEYE GENİŞLETTİK VE BURALAR ÇOK SAĞLAM YERLER DEĞİL

Uşak Ticaret Odası Meclis Başkanı ve İnşaat Mühendisi Osman Çalıkuş, zemini sağlam ve altyapı anlamında elverişli olan kuzey bölgesine konutların yapılmadığını ve bunun yerine güneydeki verimli tarım arazilerinin bulunduğu bölgenin tercih edildiğini söyledi. Çalıkuş, “Belediyeye çok iş düşüyor ve bundan sonra imar izni verilecek yerler zemin açısından sağlam bölgeler olmalı. Yıllardır bu konuları belediyelerle konuşuyoruz ve şehrin kuzeyinin zemin olarak sağlam olduğunu ve tarım olmayan bölge olduğunu anlattık. Fakat Uşak’ı yıllarca tarımsal olan bölgeye doğru genişlettik ve buralar çok sağlam yerler değil” dedi.

Uşak Ticaret Odası Meclis Başkanı ve İnşaat Mühendisi Osman Çalıkuş, İbrahim Ethem Karahan’ın hazırlayıp sunduğu “Şehir Konuşmaları” isimli programa konuk oldu. Burada kentin depremsellik noktasındaki durumunu değerlendiren Osman Çalıkuş, geçmişten günümüze bir çok hatanın yapıldığını ve bunların tespit edilerek, önümüzdeki dönemde inşaat faaliyetlerinin hem yasalar, hem de uygulama bazında daha sağlam bir zeminde yapılması gerektiğini ifade etti.

İMAR BARIŞI ARTIK GÜNDEME GELMEMELİ

“Binaların tamamen hasar almaması gibi bir durum her zaman söz konusu değil. Fakat binalar zarar görse dahi ayakta kalması lazım. Kamu binalarının bu konuda hiçbir lüksü yok” diyen Çalıkuş, imar barışı uygulamalarının artık gündeme alınmaması gerektiğini belirtti. Çalıkuş, şöyle konuştu: “Bundan sonra ülke gündeminde imar barışı gibi bir şey olmamalı. İmar barışı dediğiniz kurala uygun olmayan konutların ruhsat alması durumu ortaya çıkıyor. Bu olunca kaçak yapıların önü de açılıyor. Buna izin vermemek ve kimsenin buna cesaret etmemesi lazım.  Bunlara kesinlikle bu saatten sonra taviz verilmemeli.”

Uşak Öğretmenevi'nin merkezdeki binası eskisi gibi kullanılmak isteniyor! Uşak Öğretmenevi'nin merkezdeki binası eskisi gibi kullanılmak isteniyor!

MEVCUT İMAR PLANINDAKİ BOŞ ARSALAR KULLANILSA 3 TANE UŞAK YAPAR

İnşaat maliyetlerinin çok yükseldiğini ve bunun başında arsa bedellerindeki artışın geldiğini belirten Çalıkuş, “Şimdi maliyetler çok ağır, ekonomik şartlara göre yapı maaliyetleri çok yüksek. Son 2 yıldır müthiş bir enflasyon var ve insanların artık barınacakları konutlara ulaşması zorlaştı. Bu söylediklerimiz belki maliyetleri artıracak ama, devlet artık uzun vadede kredi oluşturabilir, bedelsiz arsa oluşturabilir. Çünkü bizim en büyük maliyetimiz arsa payı oluyor. Arsa, bazen binanın yarısı kadar oluyor. Bir daire için 2 daire masraf ediyorsunuz. Yani bazı yerlerde bu olabilir, İstanbul gibi arsanın çok azaldığı ve çok özel yapılarda yüksek yapı tasarlanabilir. Dünyanın bir çok yerinde bu yüksek yapılar var. Bunların standartları yüksek olmalı. Bizim gibi şehirlerde 15 ve 20 katlara ihtiyacımız yok. Bizim mevcut imar planımızda boş arsaları kullansak, 3 tane Uşak yapıyor. Ülkemizde arsa ticareti de bir sektör oldu ve borsada para işletiyor gibi bir hale geldi.  Burada 5 yıl içinde sattığınız zaman bir vergisi yok, 100 liraya alıp bin liraya satabiliyorsunuz. Müteahhide verirsem kaç daire alırım mantığıyla arsa işi büyüdü ve bu hallere geldi”  dedi.

YAPI DENETİM BİLİNÇLİ YAPILMALI, BİNALAR DA İNSANLAR GİBİ

Binaların da insan gibi zamanla yaşlandığını anlatan Çalıkuş, şöyle söyledi: “Bir yapı stoğunun envanteri çıkmalı ve bunların depreme ne kadar dayanıklı oldukları raporlanmalı.  Raporları hazırlayanlar ne kadar güvenli ve aldıkları hizmet karşılığında ne kadar bir bedel verdikleri de belli değil. Bu işler kurala uygun yapılmalı, bilinçsiz yapılırsa sapasağlam binaya zarar da vermiş olabiliyoruz. Ruhsat aldık ve denetimli bir binayı bitirdik ve her şey dört dörtlük. Yapılar da insanlar gibi yaşayan varlıklar ve yapılar 50-60 yıl yaşıyor ve bu sürede de yapılar zarar görüyor. Yapının sudan korunmaması da korozyon dediğimiz unsurları ortaya çıkarabilir. Su ve nem binaların ömrünü kısaltabiliyor. Korozyon bazen 16’lık demirleri 8’liğe düşürebilir. Binalar zamanla kendini taşıyamaz hale de gelebilir. Arabalar vizeye giriyorsa, yapıların da belli yıllarda rutin kontrolleri olmalı.”

UŞAK İKİNCİ BÖLGEDE AMA ÇEVRESİNDE RİSKLİ NOKTALAR VAR

Uşak’ın deprem açısından taşıdığı riskleri değerlendiren Çalıkuş, “Uşak’ta kamu binalarını da denetlemek lazım ve eski yapılarda bir kontrol mekanizması ortaya konmalı. Bizler ikinci bölge olarak görülüyoruz fakat yakınımızdaki Gediz, Dinar ve Eşme’de risk unsurları var. Belediyeye çok iş düşüyor ve bundan sonra imar izni verilecek yerler zemin açısından sağlam bölgeler olmalı. Yıllardır bu konuları belediyelerle konuşuyoruz ve şehrin kuzeyinin zemin olarak sağlam olduğunu ve tarım olmayan bölge olduğunu anlattık. Fakat Uşak’ı yıllarca tarımsal olan bölgeye doğru genişlettik ve buralar çok sağlam yerler değil.  Şu bulunduğumuz Kentsel Dönüşümün olduğu bölge de Dokuzsele’nin geçtiği, bağların ve yıllarca tarımın olduğu bir bölgedeyiz. Burayı yapılarla doldurduk. Burayı geçtim Karakıran, Kuyucak ve Ovademirler buralar hep tarım alanları. Hastane, emniyet, adliye ve diğer binalar da hep derenin kenarındaydı. Aslında bunlar şanstı ve keşke kuzeye yapılması lazımdı. Belediyenin bu bölgeyi kullanması lazım ve burada ucuz arsalar üretmesi lazımdı” dedi.

Çalıkuş, yüksek noktalara konutların yapılması gerektiğini de belirterek, “Uşak’ta imar parseli bulmak çok ciddi bir sorun. Yıllar önce planlanmış ve villa yapılan bölgeler var. Sonradan 20 metrelik yola cephesi varsa kat sınırı kalktı, ada çözümlerinde kat sınırı gözetilmedi. Burada belediyeye çok büyük iş düşüyor.  Pandemiyle birlikte müstakil yaşama bir talep oldu ve daha küçük yapılar olmalı. Şimdi 250 metrekare ve 5 artı 1 evler yapılıyor. Artık ata erkil yapı da kalktı ve 2 kişi kalıyoruz. Büyük binalar müthiş bir müsriflik anlamına geliyor. Doğalgazı, elektriği ve mobilyası çok daha maliyetli oluyor. İnsanlar büyük binalarda yaşamak isteyebilir ve bunun da çok daha ağır bir bedeli olmalı. Şehrin Kuzeyi büyük bir avantaj ve çevre yolu da yapıldı ve büyük bir avantaj. Yine bölgede eski bir stok yapımız var ve dönüşümü çok rahat olabilir. Yerelde bunları yapmamız lazım. Kuzeye konut yapsanız, müteahhitlik anlamında bir cazibesi yok. Fakat bunun da önüne geçilmesi lazım. Atalarımız bu işi çözmüş ve ne kadar verimsiz dağ yamacı varsa şehri buralara kurmuşlar. Geçmişte tarım arazisi altın değerindeydi ve insanlar hep verimsiz arazileri kullanıyordu. Verimsiz arazi sağlam arazidir ve burada işler daha kolaydır. Şimdi şehrimizin farklı noktalarında terfi istasyonları var ve kanalizasyon kendi doğal akışında akmıyor” diye konuştu.

Editör: TE Bilişim