Gündem

Murat Dağı gibi bir cenneti zehirlemek, hem yasalara hem de vicdana aykırı

Murat Dağı gibi bir cenneti zehirlemek, hem yasalara hem de vicdana aykırı

Abone Ol

 
“Sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı bir insan hakkı olarak barolar tarafından da korunması ve gözetilmesi gereken haklardandır” diyen Emin Coşkun, şöyle devam etti: “Bir ilde meydana gelen, toplumun geniş kesimlerini yakından etkileyen, kamu yararına, kamu düzenine, hukuka aykırı işlemlere karşı hukuksal girişimde bulunmak, Baroların doğal görevidir. Kamu Kurumu niteliğine haiz mesleki kuruluş olan Baroların, kamu yararına aykırı olan, Anayasa’ya ve hukuka aykırılık teşkil eden, kurulu olduğu bölgedeki toplumsal yaşamı olumsuz etkileyecek faaliyetlere dava açması, bulunduğu toplumda hukukun üstünlüğü inşa etmek için çalışmalar yapması, Baroların kamusal niteliği gereğince de yasal bir zorunluluktur.  Nitekim, yurttaşlar maruz kaldıkları hukuksuzluklarda Baro’lara başvuruda bulunarak hukuksal yardım talep edebilmektedir. Bu talep, her türlü hukuki işlemlerde kişilerin bireysel olarak, avukat aracılığıyla kendilerini temsil ettirme hallerinden daha geniş bir durumu ortaya çıkarmaktadır.  Mevcut hukuka aykırı işlem veya eylemlerden toplumun tüm kesimlerinin etkilenecek olması dolayısıyla toplumun tüm kesimlerine sirayet eden hukuka aykırı eylem, işleme karşı Baro’ların hukuksal girişimlerde bulunması, Baroların meşruiyetinin temelidir.  Bütün bu nedenlerle davacı baronun husumet ehliyetini kabul etmemek bir insan hakları ihlali olacaktır.  Murat Dağı’nda açılmak ve sahası genişletilmek istenen altın madeni başta Uşak ve Kütahya olmak üzere Ege Bölgesinde yaşayan yaklaşık 15 milyon insanın sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını ihlal edecektir.  2300 metre yüksekliği ve 500 km’ye yayılan alanıyla Murat Dağı, Ege Bölgesi’nin iklimini ve yağış rejimini belirleyen stratejik bir öneme sahiptir.    Akdeniz, Sibirya ve karasal iklim arasında geniş bir yelpazeye uzanan zengin bir iklime sahiptir.   Volkanik olması nedeniyle zengin bir faunaya ev sahipliği yapmaktadır.           Bu özellikler Murat Dağı’nda farklı yağış rejimlerinin gelişmesini sağlamıştır.          Bu sayede Murat Dağı’nın bir bölümü tropik iklimlere has yoğun yağmur alırken, diğer tarafı yılda 120 günden fazla kalan kar yağışına sahne olmaktadır.  Bu yağış rejimi, Murat Dağı’nda endemik bitki zenginliğinin yanı sıra zengin yeraltı su kaynaklarının da oluşumunu sağlamaktadır.  Nitekim bu dağdan doğan yüzlerce çay ve dere; Menderes, Gediz, Aydın, Denizli, Manisa ile Banaz ovalarına can veren ve Güney Marmara’ya kadar uzanan Gediz, Büyük Menderes ve Sakarya nehirlerinin doğmasını sağlamaktadır.       Yine bu dağdan doğan Porsuk çayı Eskişehir’e, Banaz çayı, Ulubey kanyonlarını dolaşarak Uşak’a hayat taşımaktadır. Tüm bunlardan öte bu altın madeninin açılması durumunda Uşak ve Banaz çok ciddi susuzluk ve kuraklık riski ile karşı karşıya kalacaktır. Çünkü Uşak’ın içme suyunu karşılayan Küçükler Göleti ile Banaz’ın tüm su ihtiyacının karşılandığı Çokrağan Suyu, maden sahasının hemen altındadır.    Murat Dağı 1. dereceden deprem bölgesindedir. Zeminindeki kırılgan fay hatları sürekli hareket halindedir. Altın aranması için patlatılacak dinamitler dağdaki fayları hareketlendirecek ve sismik sarsıntı ve depremleri tetikleyecektir. Bu da yeraltı su yataklarının kaybolmasına, çekilmesine ve yatak değiştirmesine neden olacaktır. Aynı şekilde bu patlatmalar sonucu Küçükler Göleti ve Çokrağan Suyu yok olma riski taşımaktadır. Maden sahası tamamen ormanlık alandır. Maden için bu ormanlar yok edilecektir. Bu da süreç içinde dağın iklim özelliklerini değiştirecek, yağış rejimini bozacak ve kuraklığa yol açacaktır. Tüm bu nedenlerden dolayı en temel hak olan yaşam hakkını savunmak amacıyla altın madeni açılması için onaylanan ÇED sürecinin durdurulması için açtığımız iptal davası ile sürecin takipçisi olacağız.”