Türkiye’nin en büyük tekstil devlerinden ve markalarından biri olan SevenHill’in kurucusu ve sahibi Hüseyin Özbek, yıllık 200 milyon dolarlık şirketinin nasıl battığını anlattı. StoryBox kanalına konuşan Hüseyin Özbek’in açıklamaları, bugün zor günler yaşayan ve iflasların eşiğine gelen tekstilcilere ışık tutacak türden. Özbek, başarı öykülerinin değil başarısızlıkların dinlenmesi gerektiğini ve ders çıkarılarak yola devam edilmesini öneriyor.
Hüseyin Özbek, 200 milyon dolar ciro yapan şirketinin ve markasının nasıl battığını ve neler yaşadığını şöyle özetliyor;
Bir şey alamayacağın insana 1 dakika bile ayırma!
“Rahmetli babam kumaşçıydı ve İstanbul’a geldiğinde bir kumaşçı serüveni oldu. Ben 1997’de markanın temellerini attı. İlk öne Seven’di ve sonra SevenHill yaptık. Türkiye genelinde 100’ün üzerinde mağaza ve 500’ün üzerinde bayimiz vardı. 200 milyon dolara yakın bir ciroyla kapattık. 2 bine yakın çalışanımız vardı. Benim bir ortağım yoktu ve en iyisini yapardım. 2010 sonrasında yükselişin bir çöküşü oldu. 1997’de ilk koleksiyonu yaptım ve 1998’de bütün markaların üzerine çıkmıştık. İyi büyüyordu ve bana niye bu kadar büyüyorsun sorusu geldi. Büyüyüp küçülmek de çok zor. Hedefimde markanın belli bir kısmını satmak da vardı. Bu kadar büyümek gerekiyordu ama krediyle ve borçlanarak büyümek gerekmiyordu. Bugün deseler ki arkanda bir dünya kredi ve bugün kullanmam. Onun da bir nedeni vardı ve markanın belli bir kısmını satmak düşüncem vardı. 2008’de ABD’de bir kriz vardı ve 4 firmanın dördü de battı. 5 profesörle oturursan 6’ncı sen olursun, 5 geri zekalıyla oturursan 6’ıncı yine sen olursun. Bir şey alamayacağın insana 1 dakika bile ayırma. Bu insanın sana verdiği zararı kimse vermiyor. Bütün her şeyi değiştiriyor.
Batınca en yakın arkadaşları dahi yüzünü çevirerek konuşmaya başladı!
“Benim o günlerde bazen sanayide gider klasik araba alırdı. Kulağıma şu gelirdi, 25 yaşında çocuk 4 arabası var. Batınca da aptal 4 araba alınır mı? Senle toplantı almak için mücadele edenleri geçtim, en yakın arkadaşların dahi sana yüzünü çeviriyor. Bunu hissedebiliyorsun. Ailenin dışında arkadaş dediğin bir çok insan yüz çeviriyor. Biz hep beraber yedik ve içtik. İyi ve kötüyü de beraber yaşadık. Ben İstanbul’daki evimi değiştirmedim ve aynı yaşantıda devam ettim. Benim tek zevkim klasik arabalardı ve onlarla uğraşıyordum. Pahalı ve milyon dolarlık Ferrarim olsun demedim. Lüksün sonu yok ki! Sen 20 metre tekne alırsın ve yan komşu 30 metre alır, gider 40 metre alırsın. Sabah erken kalkacaksın ve çok çalışacaksın diyorlar. Ama farklı bir şey yap. Ben çok çalışın ve başarılı olun demiyorum ve önce kendine karşı başarılı ol. Önce kendini eğit ve başarılı ol. Önce kendini geliştir ve ona göre hareket edin. Yarın ne olacağı belli değil. Başarıdan ders çıkaramazsın ve ama başarısızlıktan bir ders çıkarırsın.”
Editör: Ali ARASLI