Ekonomi

Hani biz açlık çeken bir peygamberin ümmetiydik.

Hani biz açlık çeken bir peygamberin ümmetiydik.

Abone Ol

O açıkla mücadele ederken İslamiyet gibi bir dini tüm dünyanın başına taç etti. ve davasına ne kadar sadık ve davasının ne kadar doğru olduğunu en azılı düşmanları başta olmak üzere tüm dünyaya ispat etti. Başta açlık olma üzere yaşadığı tüm zorluklara rağmen davasından ve umudundan vazgeçmedi.
Aradan asırlar geçti. Peygamber Efendimizin tüm dünya ve insanlığa armağan ettiği ve insan olarak insanca bir yaşam modelini adalet, merhamet, saygı ve edep ile süsleyen İslamiyet gibi bir hakikatı tün insanlığın özlediği ve aradığı insanca değerlerini başta Müslümanlar olmak üzere tüm insanlığa miras bıraktı.
Peygamber Efendimizi başta Kur’an olmak üzere, hadis-i şerifleri ile kendi yaşam modeli olan Sünnet-i Seniyye ile kendisinden sonra gelen asırlardaki insanların hayatları boyunca karşılaşacakları zorluklar, çıkmazlar ve çaresizlikler karşısında yalnız bırakmamış.
Peygamber Efendimiz, Kur’an ayetlerinin kendisine vahyedildiği gibi gelecekte kendisine bildirilerek ve kendinden sonra gelecek olan ümmetinin yaşayacağı zorlukları hatırlatarak başta tüm müslümanları  ve insanları hutbesinde şu şekilde uyarıyor:
 "Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler Allahın kitabı Kur an-ı Kerim ve Peygamberinin sünnetidir. "
Peygamber Efendimiz kendisinden sonra bize emanet ettiği Kur'an-ı Kerim de Hucurat suresinde bizleri uyararak şunları buyuruyor:
 “Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz. Sonra yaptığınıza pişman olursunuz.” Yani haberden önce haberi getireni tanımak lazım.
Peki bizler bu uyarıların neresindeyiz.
Daha önce pandemi yeni başladığında sanki büyük kıtlık ile günlerce aç kalacakmış gibi su ve ekmekten önce kola kolilerini sırtlarında taşıyarak bir görüntü verdik ve medyada çok alaycı bir duruma düştük. Kendisi soylu zenginlerin zulmü altındayken ve savaş meydanlarında düşmanlarının tacizi altındayken karşılaştığı açlık intihanı ile tüm insanlığa örnek olacak davranışlarda bulunan bir peygambere ümmet olarak bize yakışmayan görüntüler sergiledik.
Şimdi aynı görüntüyü yeniden sergiledik.
Fısıltı gazetesinin kaynağı nereden geldiği belli olmayan (aslında belli) haberler karışında yine açlık korkusu ile yağ kuyrukları oluşturarak medyaya çok kötü bir görüntü daha verdik. Bu açlık korkusunun yanında bu seferde zam korkusu bizlerin nasıl bir Müslüman olarak Kur an-ı Kerim’in emirleri, Peygamber Efendimizin bize bıraktığı Sünnet-i Seniyye’yi ne kadar ciddi aldığımız bir kere daha ortaya çıktı.
Şimdi biz nasıl bir Müslümanız diye kendimize hala sormayacak mıyız.
Yukarı yaşadığımız iki örnek ile şu ortaya çıkmıştır. Kur’an’ımızı, dinimizi ve peygamberimizi anlamadığımız ve güvenmediğimiz alenen ortaya çıkmıştır. Müslümanlar olarak İslamiyetin insanlık hakikatlerinin imajını çok kötü bir şekilde bozduk ve zedeledik.
Devlet olarak yaşadığımız coğrafyanın tarım zengini bir ülke olduğunu unuttuk. Ayçiçek yağının tükenmesi için Trakya ovasının komple tükenmesi lazım. Konya ve Aksaray arasında ayçiçek ekimi bölge çiftçisinin en önemli gelir kaynağı olurken Şanlıurfa, Diyarbakır ve Batman’da dahi ayçiçek ekimi hızla yayılıyor.
Bu ve bu gibi bilgileri bilmemek ise Kur'an-ı Kerim’in Hucurat suresinde uyarılarını hiçe sayarak magazin ve fısıltı gazetesi haberlerine itibar ederek ne kadar gülünç ve toplumsal olarak bir birimizden kopuk olduğumuz anlaşılmıştır.

KONUK YAZAR: AYDIN AKAR