Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
“Nazım Hikmet”
Ne güzel ifade etmiş Nazım Usta kadınların toplumuzdaki yerini. Sofrada yeri bile öküzümüzden sonra gelen kadınlarımızın konumunu. Gerçekten kadının yeri bu toplumda öküzden sonra mı geliyor? Kadını malı görüp, canını alan öküzlerin sayısı çoğaldığına göre, Nazım Ustaya pek de haksız diyemeyiz.
Kadının toplumdaki yeri azımsanmayacak kadar önemlidir. Kadını ihmal ederek hayatı ve geleceği düşünemeyiz. Kadın ailenin direği, kültürel ve ahlaki değerlerin koruyucusudur. Hz. Muhammet Efendimiz, “Cennet anaların ayağı altındadır” derken dinimizde de kadının önemli bir yer kapladığını buyurmuşlardır.
Öyle ya hepimizi bir ana doğurduğuna ve analarda bir kadın olduğuna göre, “Bugün kadınların neden şiddet gördüğünü, neden öldürüldüğünü sorgulamamız gerekir.
Kadınlarımız bugün ne yazık ki 3 çocuk doğur, evinde otur mantığı ile yönetilmektedir. Yıl 2014 ve hala kadın eğitilsin ama evinde otursun mantığı hakim. Şiddet gören, cinsel istismara uğrayan, töre cinayetlerine kurban giden ,ikinci sınıf vatandaş muamelesi gören yine kadındır.Kadınlar her alanda varlıklarını hissettirmelidirler.
Özellikle 1934 yılında Seçme ve Seçilme hakkı verilmiş kadınlarımızın siyasette seslerini duyurmaları gerekir. Fakat günümüzde hala parlamentoda temsil etme açısından erkeklerle eşit durumda değildir. Siyasette kadınların oranı maalesef yüzde 14,2 gibi çok düşük orandır. Bu oranın içindeki kadınlar da siyasi araç olarak kullanılmaktadır. Kadınlar siyasette daha fazla yer alırlarsa hem çevresinde, hem ailesinde daha çok söz sahibi olurlar. Öncelikle kadınların siyasete girebilmeleri için eğitim açısından o yönde yetişmelerini sağlamamız gerekir. Seçimlerde aday olmalarını teşvik etmek, yerel yönetimlerde seçimlere katılmalarını sağlamak, zemin hazırlamak gerekir.
Ulu Önder Atatürk, kadınlara seçme ve seçilme hakkını vereli tam 80 yıl geçmiş. Normal bir insan ömrü kadar bir süre diyebiliriz. Türkiye Cumhuriyeti’nin 80 yıllık tarihinde siyasetçi kadınlara baktığımızda bir elin parmaklarını bile geçmez.
Oysa ki, Kurtuluş Savaşını ulusumuza kazandıranlar, Halide Onbaşılar, Kara Fatmalar, Nene Hatunlar, torunun üzerindeki örtüyü kar yağarken mermiler ıslanmasın diye kağnısına örten Elif Nineler olmuştur. Ancak 1935'ten 2009'a kadar Meclis'e 8 bin 794 erkek vekile karşılık sadece 236 kadın girebilmiştir. Ne yazık ki bugün bile TBMM’de görev yapan 550 Milletvekilinden ancak 78’i kadındır.
Türk siyasetine damga vuran kadınlar; Behice Boran (Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı İlk kadın Genel Başkan), Tansu Çiller (Türkiye’nin ilk Kadın Başbakanı), Lale Aytaman (Türkiye’nin ilk kadın Valisi) Feriha Sanerk (Türkiye’nin ilk kadın Emniyet Müdürü), Müfide İlhan (Türkiye’nin ilk kadın Belediye Başkanı Mersin), Türkiye’nin ilk Kadın Bakanı Prof Dr. Türkan Akyol (Sağlık Bakanı).
Bir de kadınların azmi ve başarısı açısından günümüzde örnek gösterebileceğimiz bir isim de CHP İstanbul Milletvekili Şafak Pavey’dir. Pavey, 19 yaşında İsviçre’de geçirdiği bir tren kazasında bir ayağını ve bir kolunu kaybetmiş, buna rağmen yılmadan başarıyla BM’de çalışmış ve 2011 yılında milletvekili olmuştur.
Karın Mı? Devletin Mi?
Bir gün bir Amerikalı milletvekilini bir odaya almışlar ve sormuşlar:
- Karın mı yoksa devletin mi?
Amerikalı düşünmeden cevaplamış:
- "Devletim"
Oradakiler:
- O zaman al şu tabancayı git yan odadaki karını vur.
Adam sıkılmış terlemiş ve sonunda dayanamayarak:
- Yapamayacağım demiş.
Daha sonra bir Türk milletvekilini aynı odaya almışlar. Aynı soruyu sormuşlar:
- Karın mı yoksa milletin mi?.
Milletvekili hiç düşünmeden:
- Devletim.
- O zaman al şu tabancayı git yan odadaki karını vur.
Odadan önce bir silah sesi sonra bir cam sesi gelmiş.
Çıkınca sormuşlar:
- Ne oldu?
- Sizin verdiğiniz silah kurusıkı çıktı bende karıyı camdan aşağı attım.
Şaziye Özkaracahisar